_
YOLDA
Bölüm 3: Günah ve Kefaret, 1 Yuhanna 2:1-6 Kerem Koç, APK 25.Temmuz.2010
Tema: Günah
Yolda Fikri: Yolda günah işlersek Mesih bizi savunur, fakat yine de günah işlemeyin.
Giriş
Yolda serisindeki ilk iki vaazımızda birçok şey öğrendik. Birincisi bir yaşam sözü olduğunu ve bu sözün bizlere hayat getirdiğini ve paydaşlığımızı geliştirdiğini öğrendik, ikincisi gittiğimiz yolun ışık olduğunu fakat başka bir yol daha olduğunu öğrendik, o da karanlık. Bu Yolda vaaz serisinin üçüncüsünde ise günahtan bahsedeceğiz.
Okuma: 2:1-6
1Yavrularım, bu şeyleri size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ve eğer biri günah işlerse, Baba’nın yanında bir savunucumuz doğru olan İsa Mesih vardır; 2kendisi bizim günahlarımız için kefarettir; ama sadece bizimkiler için değil, bütün dünyanın günahları için kefarettir. 3 Biliyoruz ki O’nun buyruklarını gerçekleştirisek, O’nu tanıdığımızı biliriz. 4O’nu tanıyorum diyen ve O’nun buyruklarını gerçekleştirmeyen yalancıdır ve kendisinde gerçek yoktur; 5Ama her kim O’nun sözünü tutarsa, gerçekten onda Tanrı’nın sevgisi tamamlanmış olur. O’nda olduğumuzu bununla biliriz. 6O’nda kaldığını söyleyen kişi, tıpkı O’nun yürüdüğü gibi kendisinin de yürümesi gerektir.
Günah İşlerseniz Mesih Sizi Savunur
Daha önce de bahsettiğimiz gibi Yuhanna bu mektubu yazdığı zaman oldukça yaşlıydı ve bunun için de mektubu yazdığı kardeşlere yavrularım diye sesleniyor. Yaşlı Yuhanna'nın bu mektubu yazmasının temel nedenlerinden bir tanesi aslında bizlerin günah işlememesini sağlamaktı. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Yuhanna bu yazıları yazarken gerçekten çok fazla sahte öğretmenin yaşadığı bir dönemde yaşıyordu. Bunun için çevre kiliselerdeki genç inanlılara en önemli öğütlerinden biri “günah işlemeyin” olmuştu. Günah işlemediğimiz zaman karanlıktaki yoldan yürümeyiz. Işıklı, aydınlık olan yoldan yürüyoruz. Tam da bu yüzden ışıkta olanların işleri aydınlık ve pak, karanlıktakilerin işleri ise kirli ve karanlıktır. Yuhanna yazısına günah varsayımıyla devam ediyor. Ancak böyle bir şey yaşanırsa... Elbette Yuhanna yıllarca İsa'nın ardı sıra yürümüş, imanda yaşamış, vaazlar vermiş, yaşlı ve tecrübeli bir Hıristiyan. Kısacası, insanları iyi tanımakta, kolayca günaha düşebileceklerini bilmektedir. Bunun için “eğer biriniz günah işlerse” diye devam ediyor sözlerine. Evet, gerçekten de aramızdan biri günah işlerse ne olacak? İşte aslında vaaz tam da burada başlıyor. Çünkü hepimiz günah işlemememiz gerektiğini biliyoruz. Ancak bu bilgiye rağmen günah işlemeyi sürdürüyoruz ve bunun da farkındayız. Yuhanna günaha düşülmesi halinde ne olacağını söylüyor. Günah beraberinde ölümü getiriyor. Ama kuşkusuz bizler günah işler işlemez yere düşüp yığılmıyoruz. Çünkü merhametli olan Tanrı'nın bir planı var. John Calvin bu ilk iki ayeti okuduğu zaman “işte tüm İncil’in özü” demiştir. Neden? Çünkü günah işleyen Mesih inanlısının bir savunucusu vardır. Aslında bu ayette yer alan ve “Kurban” olarak çevirilen sözcük “Kefaret” diye çevrilmeliydi. Çünkü burada kullanılan sözcüğün “öfkeyi yatıştırmak, gazabı sakinleştirmek” gibi bir anlamı vardır. Çevirinin anlatılmak istenen şeyi tam anlamıyla karşılamadığını düşündüğüm için bu bölümü kendim çevirdim. Kurban öğretisi aslında biraz farklıdır, şöyle ki: ortada bir ceza vardır ve cezayı çeken kişinin yerine bir kurban sağlanır. Kurban edilen o canlının kanı sizin kanınızın yerine geçer. Bu, başka bir canlının kanı aracılığıyla aklanmadır. İsa Mesih de bizi, kurban edilen bir kuzu gibi kendi kanıyla temizlemekte, kendisini günahlarımız için feda etmektedir. Fakat buradaki ayetler bunu anlatmıyor. Mesih'in savunma görevini üstlenen bir avukat gibi hareket ettiğini ve ödenmesi gereken cezayı kefaret sonucu bağışlattığını söylüyor. Başka bir deyişle, İsa Mesih, Adil ve Kutsal Yargıç olan Baba Tanrı'nın karşısında bizleri bir savunma avukatı gibi savunmaktadır. Peki mahkeme ortamını betimleyen bu durumda İsa ne yapıyor “Müvekkilim suçsuzdur Yargıç bey” diyerek yalan mı söylüyor? Hayır. Kuşkusuz günümüz dünyasında birçok avukat, meslekleri gereği suçluları savunmak zorunda kalmaktadır. Nasıl ki, savcılık itham makamı ise ve sanıkları hazırladıkları iddianame ile suçlamakta ise, nasıl ki, yargıç yargılama makamını temsil etmekte ve sanığı yargılamakta ise, avukat da savunma makamını oluşturur ve sanık olan müvekkilinin mümkünse ceza almamasını, alacaksa da olabildiğince az bir cezaya çarptırılmasını sağlamaya çalışır. Bunun için de kuşkusuz yasadan kaynaklanan hafifletici nedenlere dayanırlar. Peki İsa Mesih de bizi savunmak için böyle mi hareket ediyor? Kuşkusuz hayır. Çünkü İsa Mesih bizi bu dünya için değil, sonsuz yaşama kavuşabilelim diye savunmaktadır. Bu nedenle ne dünyanın bilgeliğine, ne de dünyevi yasalarda yer alan hafifletici nedenlere ve yasal boşluklara dayanmaktadır. Peki Tanrı karşısında bizi bu şekilde savunmuyorsa, yaptığı tam olarak nedir?İsa Mesih, müvekkilinin (bizlerin) suçlu olduğunu bilmekte ve bunu inkâr etmemektedir. Hangimiz bir suç işlediğinde suçlu olduğumuzu yargıcın huzurunda açığa vuran, bizi suçsuz çıkarmak için uğraşmayan ya da daha hafif ceza almamız için çabalamayan bir avukat ister? Kuşkusuz günümüz dünyasında böyle bir şey hayal etmek olanaksız gibidir. İsa Mesih, tüm diğer avukatlardan farklı olarak Yargıç Baba Tanrı’nın karşısında şöyle demektedir: “Müvekkilim suçludur ama bu suçun cezasını ödeyemez. Bu nedenle suçunun cezasını ben üstleniyorum ve onun yerine bu cezayı ben çekeceğim.” İşte bu ayetlerde okuduğumuz kefaret öğretisi budur. Peki bu kefaretin bedeli nedir? Parayla ya da maddi başka bir şeyle ölçülebilir, karşılanabilir bir şey midir? Kefaretin bedeli günahsız bir kurban, günahsız bir insandır. Ayetler bu konuda, “kendisi günahlarımız için kefarettir” diyor. Kendi bedeni ile bizim bedenlerimizi ve ruhlarımızı kurtarıyor. Bu verilen Kutsal Kefaret sadece bizim için değil fakat tüm dünya için geçerli ve yeterlidir. Başka bir deyişle, bu fedakarlık tüm dünyayı kurtarabilecek güçte bir fedakarlıktır. Fakat bizler için bu kurtuluş kayıtsız şartsız bir kurtuluş değildir ve bu bakımdan İsa Mesih’e iman etmeyenleri kurtarmamaktadır. Çünkü Tanrı adildir ve suçlu olan, onu inkâr eden birine merhamet etmez. Eğer Tanrı herkesi kurtarırsa o zaman nasıl adil olabilir? Bu durumda suçunun cezasını ödemeyen herkes kurtulmuş olur. Ancak Kutsal olan Tanrı kendisiyle çelişmez.
Yine de Günah işlemeyin, O’nun Yolunda Yürüyün.
Eğer kefaret gerçekse, eğer Mesih bizleri gerçekten de kurtardıysa, bu durumda bir Hıristiyan hiç iyilik yapmadan da kurtulabilir mi? Bu soruya hem evet, hem hayır şeklinde cevap verebiliriz.Evet diyebiliriz, çünkü bir kişi gerçekten de hiç iyilik yapmadan Tanrısal anlamda kurtuluşa kavuşabilir. Sözgelimi, ölüm döşeğinde olan ve yaşamı günah içinde yaşamış biri eğer ölüme giderken yürekten tövbe ederse Tanrı bunu işitir, çünkü Rabbimiz çok merhametlidir ve bizler iman ile kurtuluşa inanıyoruz. Bir örnekle açıkladığımız gibi, kişi yürekten tövbe ve iman ederse kurtulur.Yukarıda sorduğumuz soruya aynı zamanda Hayır diyebiliriz, çünkü İsa Mesih'i kurtarıcısı olarak kabul ettiğini söyleyip, Rab’bin yolunu takip etmeyen biri aslında hâlâ karanlıkta yaşamaktadır. Mesih'i takip ediyorum diyen herkesde Mesih yoktur.
Yuhanna da bizim gibi düşünmektedir. Nitekim ayetler şöyle demektedir:
”Biliyoruz ki O’nun buyruklarını gerçekleştirirsek, O’nu tanıdığımızı biliriz. 4O’nu tanıyorum diyen ve O’nun buyruklarını gerçekleştirmeyen yalancıdır ve kendisinde gerçek yoktur; 5Ama her kim O’nun sözünü tutarsa, gerçekten onda Tanrı’nın sevgisi tamamlanmış olur. O’nda olduğumuzu bununla biliriz. 6O’nda kaldığını söyleyen kişi, tıpkı O’nun yürüdüğü gibi kendisinin de yürümesi gerektir.”
Mesih'te olan Mesih'te yaşar kardeşlerim. Günahtan nefret etmek, gerçek bir Hristiyan'ın imanına işaret eder ve gerçek bir inanlı Rab’de güçlenebilmek için daha çok çalışır. Rabbi seviyorsanız Rab’bin arzusunu gerçekleştirmek istersiniz. Çocuklarımız da aynı bizler gibi itaat etmemekte ısralılar öyle değil mi?
Yolda Yalnız Değiliz
Bu Yolda yalnız değiliz. Her şeyden önce günahsız Tanrı'ya benzer yaşayabilmemiz için Kutsal Ruh bizleri destekler ve teşvik eder. Günah işlediğimizde, İsa Mesih çekmemiz gereken cezayı kendisi ödediği için kaygı duymamıza gerek yoktur. Ne var ki, bu gerçeğe rağmen gerçek bir inanlı Rab’de günah işlememesi gerektiğini bilir ve günahtan kaçınmak için sonuna kadar çabalar. Çünkü bu Tanrı’yı hoşnut eder ve bizler Tanrı’yı sevdiğimiz için O’nu hoşnut eden şeyleri yapmak isteriz. Bugün öğrendiklerimize kısaca göz atarsak; iman ettikten sonra dahi günah işlemeyi sürdürdüğümüzü, ancak İsa Mesih’in günahlarımızdan dolayı çekmemiz gereken cezayı bizim yerimize çektiği için kurtulduğumuzu öğrendik. Ayrıca bize düşenin, İsa Mesih'in yapmış olduğu fedakarlığı iyi anlayıp onun arzusuna uygun bir şekilde yaşamamız ve günahtan kaçınmamız gerektiğidir.
Dünya’nın en yetenekli, en iyi avukatı bile kendisini Kutsal Yasa karşısında savunamaz, aklayamaz ve sonunda suçlu çıkar. Öyleyse bizler Tanrı'nın karşısında nasıl aklanabiliriz? 2 milyar kişi Hıristiyan olduğunu söylüyor, peki gerçekten Hıristiyan mıyız? İnanlı değilken kendimize, “bu hayattan ne istiyorum” sorusunu soruyorduk, ama şimdi “Tanrı ne istiyor” diye sormalıyız.
Bölüm 3: Günah ve Kefaret, 1 Yuhanna 2:1-6 Kerem Koç, APK 25.Temmuz.2010
Tema: Günah
Yolda Fikri: Yolda günah işlersek Mesih bizi savunur, fakat yine de günah işlemeyin.
Giriş
Yolda serisindeki ilk iki vaazımızda birçok şey öğrendik. Birincisi bir yaşam sözü olduğunu ve bu sözün bizlere hayat getirdiğini ve paydaşlığımızı geliştirdiğini öğrendik, ikincisi gittiğimiz yolun ışık olduğunu fakat başka bir yol daha olduğunu öğrendik, o da karanlık. Bu Yolda vaaz serisinin üçüncüsünde ise günahtan bahsedeceğiz.
Okuma: 2:1-6
1Yavrularım, bu şeyleri size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ve eğer biri günah işlerse, Baba’nın yanında bir savunucumuz doğru olan İsa Mesih vardır; 2kendisi bizim günahlarımız için kefarettir; ama sadece bizimkiler için değil, bütün dünyanın günahları için kefarettir. 3 Biliyoruz ki O’nun buyruklarını gerçekleştirisek, O’nu tanıdığımızı biliriz. 4O’nu tanıyorum diyen ve O’nun buyruklarını gerçekleştirmeyen yalancıdır ve kendisinde gerçek yoktur; 5Ama her kim O’nun sözünü tutarsa, gerçekten onda Tanrı’nın sevgisi tamamlanmış olur. O’nda olduğumuzu bununla biliriz. 6O’nda kaldığını söyleyen kişi, tıpkı O’nun yürüdüğü gibi kendisinin de yürümesi gerektir.
Günah İşlerseniz Mesih Sizi Savunur
Daha önce de bahsettiğimiz gibi Yuhanna bu mektubu yazdığı zaman oldukça yaşlıydı ve bunun için de mektubu yazdığı kardeşlere yavrularım diye sesleniyor. Yaşlı Yuhanna'nın bu mektubu yazmasının temel nedenlerinden bir tanesi aslında bizlerin günah işlememesini sağlamaktı. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Yuhanna bu yazıları yazarken gerçekten çok fazla sahte öğretmenin yaşadığı bir dönemde yaşıyordu. Bunun için çevre kiliselerdeki genç inanlılara en önemli öğütlerinden biri “günah işlemeyin” olmuştu. Günah işlemediğimiz zaman karanlıktaki yoldan yürümeyiz. Işıklı, aydınlık olan yoldan yürüyoruz. Tam da bu yüzden ışıkta olanların işleri aydınlık ve pak, karanlıktakilerin işleri ise kirli ve karanlıktır. Yuhanna yazısına günah varsayımıyla devam ediyor. Ancak böyle bir şey yaşanırsa... Elbette Yuhanna yıllarca İsa'nın ardı sıra yürümüş, imanda yaşamış, vaazlar vermiş, yaşlı ve tecrübeli bir Hıristiyan. Kısacası, insanları iyi tanımakta, kolayca günaha düşebileceklerini bilmektedir. Bunun için “eğer biriniz günah işlerse” diye devam ediyor sözlerine. Evet, gerçekten de aramızdan biri günah işlerse ne olacak? İşte aslında vaaz tam da burada başlıyor. Çünkü hepimiz günah işlemememiz gerektiğini biliyoruz. Ancak bu bilgiye rağmen günah işlemeyi sürdürüyoruz ve bunun da farkındayız. Yuhanna günaha düşülmesi halinde ne olacağını söylüyor. Günah beraberinde ölümü getiriyor. Ama kuşkusuz bizler günah işler işlemez yere düşüp yığılmıyoruz. Çünkü merhametli olan Tanrı'nın bir planı var. John Calvin bu ilk iki ayeti okuduğu zaman “işte tüm İncil’in özü” demiştir. Neden? Çünkü günah işleyen Mesih inanlısının bir savunucusu vardır. Aslında bu ayette yer alan ve “Kurban” olarak çevirilen sözcük “Kefaret” diye çevrilmeliydi. Çünkü burada kullanılan sözcüğün “öfkeyi yatıştırmak, gazabı sakinleştirmek” gibi bir anlamı vardır. Çevirinin anlatılmak istenen şeyi tam anlamıyla karşılamadığını düşündüğüm için bu bölümü kendim çevirdim. Kurban öğretisi aslında biraz farklıdır, şöyle ki: ortada bir ceza vardır ve cezayı çeken kişinin yerine bir kurban sağlanır. Kurban edilen o canlının kanı sizin kanınızın yerine geçer. Bu, başka bir canlının kanı aracılığıyla aklanmadır. İsa Mesih de bizi, kurban edilen bir kuzu gibi kendi kanıyla temizlemekte, kendisini günahlarımız için feda etmektedir. Fakat buradaki ayetler bunu anlatmıyor. Mesih'in savunma görevini üstlenen bir avukat gibi hareket ettiğini ve ödenmesi gereken cezayı kefaret sonucu bağışlattığını söylüyor. Başka bir deyişle, İsa Mesih, Adil ve Kutsal Yargıç olan Baba Tanrı'nın karşısında bizleri bir savunma avukatı gibi savunmaktadır. Peki mahkeme ortamını betimleyen bu durumda İsa ne yapıyor “Müvekkilim suçsuzdur Yargıç bey” diyerek yalan mı söylüyor? Hayır. Kuşkusuz günümüz dünyasında birçok avukat, meslekleri gereği suçluları savunmak zorunda kalmaktadır. Nasıl ki, savcılık itham makamı ise ve sanıkları hazırladıkları iddianame ile suçlamakta ise, nasıl ki, yargıç yargılama makamını temsil etmekte ve sanığı yargılamakta ise, avukat da savunma makamını oluşturur ve sanık olan müvekkilinin mümkünse ceza almamasını, alacaksa da olabildiğince az bir cezaya çarptırılmasını sağlamaya çalışır. Bunun için de kuşkusuz yasadan kaynaklanan hafifletici nedenlere dayanırlar. Peki İsa Mesih de bizi savunmak için böyle mi hareket ediyor? Kuşkusuz hayır. Çünkü İsa Mesih bizi bu dünya için değil, sonsuz yaşama kavuşabilelim diye savunmaktadır. Bu nedenle ne dünyanın bilgeliğine, ne de dünyevi yasalarda yer alan hafifletici nedenlere ve yasal boşluklara dayanmaktadır. Peki Tanrı karşısında bizi bu şekilde savunmuyorsa, yaptığı tam olarak nedir?İsa Mesih, müvekkilinin (bizlerin) suçlu olduğunu bilmekte ve bunu inkâr etmemektedir. Hangimiz bir suç işlediğinde suçlu olduğumuzu yargıcın huzurunda açığa vuran, bizi suçsuz çıkarmak için uğraşmayan ya da daha hafif ceza almamız için çabalamayan bir avukat ister? Kuşkusuz günümüz dünyasında böyle bir şey hayal etmek olanaksız gibidir. İsa Mesih, tüm diğer avukatlardan farklı olarak Yargıç Baba Tanrı’nın karşısında şöyle demektedir: “Müvekkilim suçludur ama bu suçun cezasını ödeyemez. Bu nedenle suçunun cezasını ben üstleniyorum ve onun yerine bu cezayı ben çekeceğim.” İşte bu ayetlerde okuduğumuz kefaret öğretisi budur. Peki bu kefaretin bedeli nedir? Parayla ya da maddi başka bir şeyle ölçülebilir, karşılanabilir bir şey midir? Kefaretin bedeli günahsız bir kurban, günahsız bir insandır. Ayetler bu konuda, “kendisi günahlarımız için kefarettir” diyor. Kendi bedeni ile bizim bedenlerimizi ve ruhlarımızı kurtarıyor. Bu verilen Kutsal Kefaret sadece bizim için değil fakat tüm dünya için geçerli ve yeterlidir. Başka bir deyişle, bu fedakarlık tüm dünyayı kurtarabilecek güçte bir fedakarlıktır. Fakat bizler için bu kurtuluş kayıtsız şartsız bir kurtuluş değildir ve bu bakımdan İsa Mesih’e iman etmeyenleri kurtarmamaktadır. Çünkü Tanrı adildir ve suçlu olan, onu inkâr eden birine merhamet etmez. Eğer Tanrı herkesi kurtarırsa o zaman nasıl adil olabilir? Bu durumda suçunun cezasını ödemeyen herkes kurtulmuş olur. Ancak Kutsal olan Tanrı kendisiyle çelişmez.
Yine de Günah işlemeyin, O’nun Yolunda Yürüyün.
Eğer kefaret gerçekse, eğer Mesih bizleri gerçekten de kurtardıysa, bu durumda bir Hıristiyan hiç iyilik yapmadan da kurtulabilir mi? Bu soruya hem evet, hem hayır şeklinde cevap verebiliriz.Evet diyebiliriz, çünkü bir kişi gerçekten de hiç iyilik yapmadan Tanrısal anlamda kurtuluşa kavuşabilir. Sözgelimi, ölüm döşeğinde olan ve yaşamı günah içinde yaşamış biri eğer ölüme giderken yürekten tövbe ederse Tanrı bunu işitir, çünkü Rabbimiz çok merhametlidir ve bizler iman ile kurtuluşa inanıyoruz. Bir örnekle açıkladığımız gibi, kişi yürekten tövbe ve iman ederse kurtulur.Yukarıda sorduğumuz soruya aynı zamanda Hayır diyebiliriz, çünkü İsa Mesih'i kurtarıcısı olarak kabul ettiğini söyleyip, Rab’bin yolunu takip etmeyen biri aslında hâlâ karanlıkta yaşamaktadır. Mesih'i takip ediyorum diyen herkesde Mesih yoktur.
Yuhanna da bizim gibi düşünmektedir. Nitekim ayetler şöyle demektedir:
”Biliyoruz ki O’nun buyruklarını gerçekleştirirsek, O’nu tanıdığımızı biliriz. 4O’nu tanıyorum diyen ve O’nun buyruklarını gerçekleştirmeyen yalancıdır ve kendisinde gerçek yoktur; 5Ama her kim O’nun sözünü tutarsa, gerçekten onda Tanrı’nın sevgisi tamamlanmış olur. O’nda olduğumuzu bununla biliriz. 6O’nda kaldığını söyleyen kişi, tıpkı O’nun yürüdüğü gibi kendisinin de yürümesi gerektir.”
Mesih'te olan Mesih'te yaşar kardeşlerim. Günahtan nefret etmek, gerçek bir Hristiyan'ın imanına işaret eder ve gerçek bir inanlı Rab’de güçlenebilmek için daha çok çalışır. Rabbi seviyorsanız Rab’bin arzusunu gerçekleştirmek istersiniz. Çocuklarımız da aynı bizler gibi itaat etmemekte ısralılar öyle değil mi?
Yolda Yalnız Değiliz
Bu Yolda yalnız değiliz. Her şeyden önce günahsız Tanrı'ya benzer yaşayabilmemiz için Kutsal Ruh bizleri destekler ve teşvik eder. Günah işlediğimizde, İsa Mesih çekmemiz gereken cezayı kendisi ödediği için kaygı duymamıza gerek yoktur. Ne var ki, bu gerçeğe rağmen gerçek bir inanlı Rab’de günah işlememesi gerektiğini bilir ve günahtan kaçınmak için sonuna kadar çabalar. Çünkü bu Tanrı’yı hoşnut eder ve bizler Tanrı’yı sevdiğimiz için O’nu hoşnut eden şeyleri yapmak isteriz. Bugün öğrendiklerimize kısaca göz atarsak; iman ettikten sonra dahi günah işlemeyi sürdürdüğümüzü, ancak İsa Mesih’in günahlarımızdan dolayı çekmemiz gereken cezayı bizim yerimize çektiği için kurtulduğumuzu öğrendik. Ayrıca bize düşenin, İsa Mesih'in yapmış olduğu fedakarlığı iyi anlayıp onun arzusuna uygun bir şekilde yaşamamız ve günahtan kaçınmamız gerektiğidir.
Dünya’nın en yetenekli, en iyi avukatı bile kendisini Kutsal Yasa karşısında savunamaz, aklayamaz ve sonunda suçlu çıkar. Öyleyse bizler Tanrı'nın karşısında nasıl aklanabiliriz? 2 milyar kişi Hıristiyan olduğunu söylüyor, peki gerçekten Hıristiyan mıyız? İnanlı değilken kendimize, “bu hayattan ne istiyorum” sorusunu soruyorduk, ama şimdi “Tanrı ne istiyor” diye sormalıyız.