Yolda
Bölüm 9: Birbirimizi Sevelim, 1. Yuhanna 3:11-24 Kerem Koç, APK, 26.Eylül.2010
Sevgi nedir?
Maalesef günümüzde sevgi kelimesi Hristiyanlar arasında çok yanlış anlaşılır, çünkü kültürümüz Tanrı sözü geleneği ile yetişip yoğrulmadığı için incilsel tanımdan uzaktır. "İnsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu" Yani beğendiğimiz hoşumuza giden birşeye bağlılığımızdan kaynaklanan bir duygu bu. Fakat sevgi aslında Kutsal Kitaba göre bir duygu değil, sevgi tutku ile yaptığımız bir seçimdir. Tutku dolu ve eylem dolu bir arzudur. Eğer sevgiyi duygularımızla yönetirsek o zaman zaten kiliselerin ayakta durması mümkün olmaz öyle değil mi? Her zaman anlaşamadığımız sevemediğimiz birileri çıkacaktır.
Okuma: 1. Yuhanna 3:11-24
Bundan yıllar önce şehrimize Gary Chapmen adında önemli bir yazar ve konuşmacı geldi, birçoğumuzun adını duyduğumuz bir kitabı var, "5 Sevgi Dili" diye. Bu kitabında insanların sevgi aldılarının farklı olduğunu görüyoruz. Yani her birimizinin farklı şekilde sevgiyi algıladığımız ve farklı şekilde memnun olduğumuz anlatılıyor. Bu Sevgi Dillerini 5'e ayırıyor yazar.
1 - Zaman Ayırma
2 - Dokunma – Sarılma – Fiziksel Temas
3 - Konuşma – Sohpet
4 - Hediyeler
5 - Hizmet Etme
Bu beş sevgi dilinden herbirimizin öncelikli seçtikleri var. Örneğin birimiz eşimizin ya da arkadaşlarımızın bize zaman ayırdığını görünce sevildiğimizi hissediyor olabilir, başka birisi ise küçük büyük hediye ve süprizlerden hoşlanıyordur. Dolayısıyla ilişkide olduğunuz arkadaşınız, çocuğunuz ya da eşinize sevdiğinizi göstermek istiyorsanız, o zaman o kişinin sevgi diline göre konuşmaya çalışıyorsunuz. "Aşkım seni çok seviyorum, bu akşam sinemaya bilet aldım", "hangi filme", "Rambo"... Sevgide karşı tarafı düşünüyorsunuz kendinizi değil. İşte gerçek sevgide kendinizle ilgili olmadığı gibi sadece kelimelerle olan sevgide değil. Kardeşini seviyor musun? O zaman ne diyor ayetler, bunu eyleminle göster. Hayatında ona karşı tutumla göster. Sevgi en önemli buyruktur kardeşler, Tanrı'yı sev, komşunu sev.
Kayin ve Habil hikayesi – Sevgi ve Nefret: Sevgi varsa nefrette var öyle değil mi? Ayetler zaten bu dünyanın bizden nefret ettiğini söylüyor, öyle ki bu gerçek yüzyıllar boyunca değişmemiştir. Bunda şaşılacak bir durum yok. Dünya üzerinde ilk ölen insan Habildir. Ayrıca dünya üzerinde nefretten dolayı ilk öldürülen kişide odur. İlk cinayet Tanrı adamı olan Habil'in öldürülmesidir. Her ikiside Tanrı'ya sunu sunmuşlardır fakat Tanrı Habil'in sunusunu kabul etmiştir. Bu durmdan dolayı kıskançlık ve öfke ile dolan Kayin kardeşini öldürdü. Oysa ki bu kardeş sevgisinin tamamiyle zıttı olan bir durumdur. Yuhanna bizlere sadece kardeşini öldürme demiyor ancak "Kardeşinden nefret eden de katildir" diye uyarıyor. Eğer bir kardeşinden nefret ediyorsan işte o zaman katilsin, ve bu tutumda olan kişiler Mesih'in kimliğini anlayamamış olduklarından dolayı sonsuz yaşama sahip değildirler.
Mesih Gibi Sevmek:
Birde gerçek sevgiye bakalım, yani Mesih'in sevgisine. Mesih bizleri öyle çok seviyorki kendi canını veriyor. Daha bizler günahlarımızda ölüyken o bizim için canını verdi. Onun sevgisi sözde bir sevgi değil bizim gibi aktif bir sevgi, eylemlerle gösterilen bir sevgi canlı bir sevgi. İşte bizlerde kardeşlerimizi böyle sevmeliyiz diyor ayetler. O zaman böyle aktif bir şekilde seveceksek, yardımcı olabildiğimiz her konuda kardeşlerimize yardım etmeliyiz. Maddi manevi her anlamda birbirimizi desteklemeliyiz. Tabii ki bunun bir sınırlaması olduğunu biliyoruz, örneğin tembel olan, çalışmayan ya da parayı ahlaki nedenler için kullanmayacak kişilere yapılan yardımlar konusunda Kutsal Kitapta bazı uyarılar var. Fakat bu gibi durumların apaçık görünmediği durumlarda bizler ihtiyacı olan kardeşe yardım etmekle yükümlüyüz. Kardeşler bu bir seçim değil. Yani yardım edersek uygundur demiyorum, yardım etmeliyiz diyorum. Eğer Hristiyan'ım diyorsan o zaman sadece sözlerinle sevmiyorsun fakat davranışlarınlada seviyorsun, çünkü Hristiyanlığın doğasıdır bu. Mesih'teyim diyen Mesih gibi olmaya çalışıyor. Tanrı yolunda yürüyorum deyip, kardeşini gerçek, görülebilir eylemleriyle sevmeyen Tanrı ile yürümüyor demektir kardeşlerim.
Kanıt:
Çünkü az öncede bahsettiğimiz gibi, sevgi Mesih'te oluşumuzun kanıtıdır, ve sevgi ile ölümden yaşama geçtik, bu güven ile yaşayabiliriz artık. Sevgi ile gerçeğe ait olduğumuzda ortaya çıkar. Yüreklerimiz ne tanıklık verirse versin ister bizleri suçlasın hatalarımızdan dolayı ister desteklesin imanımızdan dolayı, sevgimiz her zaman bizim için en temel gerçeklerden biri olacak. Öyleki pak ve sevgide yaşarsak Tanrı iradesinde ettiğimiz dualarımızda bereketlenecektir. Yuhanna, İlahiyatsal, Ahlaki ve Sosyal olarak imanımızı test ediyor devamlı olarak. İlahiyatsal olarak neye inandığımız, ahlaki olarak nasıl yaşadığımız ve sosyal olarakta nasıl sevdiğimiz devamlı olarak sonsuz yaşamımızla bağlanıyor.
Yolda:
Yürüdüğümüz iman yolunda sevgi; çantamızın içindeki en temel ihtiyacımızdır. Eğer bu yolda Tanrı ile yürüyorsak işte o zaman kardeşlerle yürümeliyiz. Bu Tanrı buyruğunudur kardeşlerim, Hristiyanlık bireysel bir yarış değildir, bir takım yarışıdır. Öyleyse lütfen kilise'de birbirimizi tanımak ve sevebilmek için çaba harcayalım. Emin olun, gösterdiğiniz her bir çaba için, her bir adım için, Rabbin bereketi sizlerle olacaktır.
Sevgi nedir?
Maalesef günümüzde sevgi kelimesi Hristiyanlar arasında çok yanlış anlaşılır, çünkü kültürümüz Tanrı sözü geleneği ile yetişip yoğrulmadığı için incilsel tanımdan uzaktır. "İnsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu" Yani beğendiğimiz hoşumuza giden birşeye bağlılığımızdan kaynaklanan bir duygu bu. Fakat sevgi aslında Kutsal Kitaba göre bir duygu değil, sevgi tutku ile yaptığımız bir seçimdir. Tutku dolu ve eylem dolu bir arzudur. Eğer sevgiyi duygularımızla yönetirsek o zaman zaten kiliselerin ayakta durması mümkün olmaz öyle değil mi? Her zaman anlaşamadığımız sevemediğimiz birileri çıkacaktır.
Okuma: 1. Yuhanna 3:11-24
Bundan yıllar önce şehrimize Gary Chapmen adında önemli bir yazar ve konuşmacı geldi, birçoğumuzun adını duyduğumuz bir kitabı var, "5 Sevgi Dili" diye. Bu kitabında insanların sevgi aldılarının farklı olduğunu görüyoruz. Yani her birimizinin farklı şekilde sevgiyi algıladığımız ve farklı şekilde memnun olduğumuz anlatılıyor. Bu Sevgi Dillerini 5'e ayırıyor yazar.
1 - Zaman Ayırma
2 - Dokunma – Sarılma – Fiziksel Temas
3 - Konuşma – Sohpet
4 - Hediyeler
5 - Hizmet Etme
Bu beş sevgi dilinden herbirimizin öncelikli seçtikleri var. Örneğin birimiz eşimizin ya da arkadaşlarımızın bize zaman ayırdığını görünce sevildiğimizi hissediyor olabilir, başka birisi ise küçük büyük hediye ve süprizlerden hoşlanıyordur. Dolayısıyla ilişkide olduğunuz arkadaşınız, çocuğunuz ya da eşinize sevdiğinizi göstermek istiyorsanız, o zaman o kişinin sevgi diline göre konuşmaya çalışıyorsunuz. "Aşkım seni çok seviyorum, bu akşam sinemaya bilet aldım", "hangi filme", "Rambo"... Sevgide karşı tarafı düşünüyorsunuz kendinizi değil. İşte gerçek sevgide kendinizle ilgili olmadığı gibi sadece kelimelerle olan sevgide değil. Kardeşini seviyor musun? O zaman ne diyor ayetler, bunu eyleminle göster. Hayatında ona karşı tutumla göster. Sevgi en önemli buyruktur kardeşler, Tanrı'yı sev, komşunu sev.
Kayin ve Habil hikayesi – Sevgi ve Nefret: Sevgi varsa nefrette var öyle değil mi? Ayetler zaten bu dünyanın bizden nefret ettiğini söylüyor, öyle ki bu gerçek yüzyıllar boyunca değişmemiştir. Bunda şaşılacak bir durum yok. Dünya üzerinde ilk ölen insan Habildir. Ayrıca dünya üzerinde nefretten dolayı ilk öldürülen kişide odur. İlk cinayet Tanrı adamı olan Habil'in öldürülmesidir. Her ikiside Tanrı'ya sunu sunmuşlardır fakat Tanrı Habil'in sunusunu kabul etmiştir. Bu durmdan dolayı kıskançlık ve öfke ile dolan Kayin kardeşini öldürdü. Oysa ki bu kardeş sevgisinin tamamiyle zıttı olan bir durumdur. Yuhanna bizlere sadece kardeşini öldürme demiyor ancak "Kardeşinden nefret eden de katildir" diye uyarıyor. Eğer bir kardeşinden nefret ediyorsan işte o zaman katilsin, ve bu tutumda olan kişiler Mesih'in kimliğini anlayamamış olduklarından dolayı sonsuz yaşama sahip değildirler.
Mesih Gibi Sevmek:
Birde gerçek sevgiye bakalım, yani Mesih'in sevgisine. Mesih bizleri öyle çok seviyorki kendi canını veriyor. Daha bizler günahlarımızda ölüyken o bizim için canını verdi. Onun sevgisi sözde bir sevgi değil bizim gibi aktif bir sevgi, eylemlerle gösterilen bir sevgi canlı bir sevgi. İşte bizlerde kardeşlerimizi böyle sevmeliyiz diyor ayetler. O zaman böyle aktif bir şekilde seveceksek, yardımcı olabildiğimiz her konuda kardeşlerimize yardım etmeliyiz. Maddi manevi her anlamda birbirimizi desteklemeliyiz. Tabii ki bunun bir sınırlaması olduğunu biliyoruz, örneğin tembel olan, çalışmayan ya da parayı ahlaki nedenler için kullanmayacak kişilere yapılan yardımlar konusunda Kutsal Kitapta bazı uyarılar var. Fakat bu gibi durumların apaçık görünmediği durumlarda bizler ihtiyacı olan kardeşe yardım etmekle yükümlüyüz. Kardeşler bu bir seçim değil. Yani yardım edersek uygundur demiyorum, yardım etmeliyiz diyorum. Eğer Hristiyan'ım diyorsan o zaman sadece sözlerinle sevmiyorsun fakat davranışlarınlada seviyorsun, çünkü Hristiyanlığın doğasıdır bu. Mesih'teyim diyen Mesih gibi olmaya çalışıyor. Tanrı yolunda yürüyorum deyip, kardeşini gerçek, görülebilir eylemleriyle sevmeyen Tanrı ile yürümüyor demektir kardeşlerim.
Kanıt:
Çünkü az öncede bahsettiğimiz gibi, sevgi Mesih'te oluşumuzun kanıtıdır, ve sevgi ile ölümden yaşama geçtik, bu güven ile yaşayabiliriz artık. Sevgi ile gerçeğe ait olduğumuzda ortaya çıkar. Yüreklerimiz ne tanıklık verirse versin ister bizleri suçlasın hatalarımızdan dolayı ister desteklesin imanımızdan dolayı, sevgimiz her zaman bizim için en temel gerçeklerden biri olacak. Öyleki pak ve sevgide yaşarsak Tanrı iradesinde ettiğimiz dualarımızda bereketlenecektir. Yuhanna, İlahiyatsal, Ahlaki ve Sosyal olarak imanımızı test ediyor devamlı olarak. İlahiyatsal olarak neye inandığımız, ahlaki olarak nasıl yaşadığımız ve sosyal olarakta nasıl sevdiğimiz devamlı olarak sonsuz yaşamımızla bağlanıyor.
Yolda:
Yürüdüğümüz iman yolunda sevgi; çantamızın içindeki en temel ihtiyacımızdır. Eğer bu yolda Tanrı ile yürüyorsak işte o zaman kardeşlerle yürümeliyiz. Bu Tanrı buyruğunudur kardeşlerim, Hristiyanlık bireysel bir yarış değildir, bir takım yarışıdır. Öyleyse lütfen kilise'de birbirimizi tanımak ve sevebilmek için çaba harcayalım. Emin olun, gösterdiğiniz her bir çaba için, her bir adım için, Rabbin bereketi sizlerle olacaktır.