_Parlayan Tanrı
Mezmur
8 C. Kaiser, APK, 28.Mart.2011
Yuri Gagarin, 12 Nisan 1961de uzaya çıkan ilk insan oldu. Bu astronot "Burada bir Tanrı göremiyorum" diye bildirdi. Fakat buna karşın, Amerikalı astronot John Glen "Yaratılışa bakıp, Tanrı'ya inanmamak benim için imkansız bir durumdur dedi. Nasıl iki kişi, aynı şeyi görüp, farklı bir sonuca varırlar?
Okuma: Mezmur 8
1 Ey Egemenimiz RAB,
Ne yüce adın var yeryüzünün tümünde!
Gökyüzünü görkeminle kapladın. okunan bir ilahi olabilir.
2 Çocukların, hatta emziktekilerin sesiyle
Set çektin hasımlarına,
Düşmanı, öç alanı yok etmek için.
3 Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri,
Oraya koyduğun ayı ve yıldızları,
4 Soruyorum kendi kendime:
"İnsan ne ki, onu anasın,
Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?"
5 Nerdeyse bir tanrı yaptın onu,
Başına yücelik ve onur tacını koydun.
6 Ellerinin yapıtları üzerine onu egemen kıldın,
Her şeyi ayaklarının altına serdin;
7 Davarları, sığırları,
Yabanıl hayvanları,
8 Gökteki kuşları, denizdeki balıkları,
Denizde kıpırdaşan bütün canlıları.
9 Ey Egemenimiz RAB,
Ne yüce adın var yeryüzünün tümünde!
Tanrı'nın Görkemi (v1,9)
Davut'un Mezmur 8e başlangıcı ve bitişi aynı... Yüceltme sözleri kullanıyor.
Ey Egemenimiz RAB, Ne yüce adın var yeryüzünün tümünde!
"Görkemli" kelimesi İbranice'de "bizim Herşeye gücü yeten Tanrımız gibi yoktur" demek oluyor. Bu mesajı Kutsal Kitabın birçok ayetinde görüyoruz.
Mezmur 86: 8 İlahlar arasında senin gibisi yok, ya Rab,Eşsizdir işlerin.
Yeremya 10:6 Senin gibisi yok, ya RAB, Sen büyüksün, Adın da büyüktür gücün sayesinde.
1. Tanrı'nın Görkemi Bu Koca Evrende Görülür 1,3
Mezmurlar'ın yazarı Davut, göklere baktı ve kendi düşüncelerini paylaştı.
Mezmur 19:1-3 Gökler Tanrının görkemini açıklamakta, Gökkubbe ellerinin eserini duyurmakta. Gün güne söz söyler,Gece geceye bilgi verir. Ne söz geçer orada, ne de konuşma, Sesleri duyulmaz.
Muhteşem Yeryüzü Hakkkında Düşünmek
Yeryüzünün büyüklüğü çok harikadır, yerçekimi ile özellikle nitrojen ve oksijen gibi gazlar yeryüzünün yüzeyine yakın kalır. Eğer dünya daha küçük olsaydı, atmosfere sahip olmamız mümkün olmazdı, aynı Merkür gibi. Eğer atmosfer büyük olsaydı, işte o zaman yeryüzünde tehlikeli gazlar olurdu, aynı Jüpiter gibi. Canlıların yaşamı için uygun olan tek gezegen, dünyadır.
Dünya, güneşten olması gerektiği kadar uzaktır. Eğer daha uzak olsaydı donardık, daha yakın olsaydı yanardık. Küçücük bir değişiklik bile bu dünyayı yaşanmaz yapardı. Eğer Tanrı'nın Yüceliğini daha iyi anlamak istiyorsanız, dışarı çıkın. İnsanın yaptığı şeylerden uzaklaşıp doğaya gidin. Karanlık bir zamanda gökyüzüne bakın ve yıldızların muhteşemliğine bir göz atın...
Mezmur 8'in ruhunu algılamış bir vaiz yılda bir kez astronomy hakkında vaaz edermiş. Ona, bunun yararını sorduklarında, "Yararı yok ama benim Tanrı hakkındaki düşüncelerimin genişlemesini sağlıyor" dermiş.
2. Tanrı'nın Yüceliği Küçük İnsanlarda Görülebilir, v2
Davut, Tanrı'nın yüceliğini açıklarken yıldızlara bakıyor ve ondan sonra küçük çocukları inceliyor. Hiç kimse bebeklere meme emmeyi, emeklemeyi ya da gülümsemeyi öğretmez. Benim babamı şaşırtan bir olayda aslında, çocuklara seslenince sizin gözlerinize bakmalarıdır. Tanrı'nın yaratılışındaki bu muhteşem yapı, Tanrı düşmanlarını sessizliğe boğar. Birde Matta'da ki şu pasaja bakalım.
Mat 21:14-16 İsa tapınaktayken kendisine gelen kör ve kötürümleri iyileştirdi. Ne var ki, başkâhinlerle din bilginleri, Onun yarattığı harikaları ve tapınakta, “Davut Oğluna hozana!” diye bağıran çocukları görünce öfkelendiler. İsaya, “Bunların ne söylediğini duyuyor musun?” diye sordular. “Duyuyorum” dedi İsa. “Siz şu sözü hiç okumadınız mı? ‹Küçük çocukların ve emziktekilerin dudaklarından kendine övgüler döktürdün.›"
Çocuklar, İsa'nın kırbacı eline alıp tapınaktaki satıcıları kovduğunu gördüler. İsa'nın bazı kişileri iyileştirdiğini de gördüler. Cevapları şaşırtıcı değil. Onlar İsa'nın sadece iyi bir öğretmenden daha fazlası olduğunu anladılar. Başkalarının ne düşündükleri umurlarında değildi. Yetişkin insanlar bazen korktular ve İsa'yı savunmadılar, çünkü öldürülmekten korkuyorlardı. Fakat çocuklar tabii ki bunu anlamamışlardı.Onların yürekleri açıktı ve Tanrı'yı yücelttiler.
Din Bilginleri İsa'nın MUCİZELER YAPTIĞINI GÖRDÜLER. Aynı şeyleri gördüler ama O'na inanmadılar. Çocukların söylediklerini susturamadılar. Bunun için İsa'ya artık konuşmamasını söylediler. Fakat cevabı onları şaşırttı. "Evet çocukların söylediklerini duyuyorum, bırakın devam etsinler." Ağızları açık kalmıştı çünkü İsa, Davut Oğlu Mesih olduğunu inkar etmedi.
Kızım Marianne şarkı söylemeyi ve dans etmeyi çok sever. Kilise'de öğrendiği ilahileri ve kendi bildiği şarkıları söyler. Tüm yüreğiyle söyle ve onu dinleyenlerin ne düşündüğünü önemsemez. Peki Marianne bu durumu iyi anlıyor mu? Hergün arkadaşlarının İsa'ya inanması için dua ediyor. Eğer bir kişi İsa'yı tanımıyorsa, "onlara anlatalım" diyor. Oğlumuz Caleb'de vücuttaki her yara, karın ağrısı için dua eder, hatta elektrik kesilince bile. Çocuklarımın imanı beni alçakgönüllü olmaya itiyor. Onlara dua etmesini v eTanrı'ya güvenmelerini öğrettik. Fakat çoğu zaman bizden daha başarılılar.
3. Tanrı İnsanlarla İlgilenir (Parlayan Tanrı) v3-4
3 Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri, Oraya koyduğun ayı ve yıldızları,
4 Soruyorum kendi kendime: “İnsan ne ki, onu anasın, Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?”
Çoban Davut'u sırt üstü yatmış, gökleri incelerken hayal edebiliyorum. Bizim gibi galaksileri, nebulaları bilmiyordu hemde. Evrenin genişliği hakkında hiç bir fikri yoktu. Evrende, bildiğimiz, 10 milyar tane galaksi var ve her birinde 100 milyardan fazla yıldız var. Davut en fazla 6000 tane yıldızı görebiliyordu. Tanrı'nın bu harika yaratıcı gücünü gerçekten övmeliyiz.
Hikaye: Bir kaç hafta önce, küçük oğlum Samuel erken kalktı. Yanıma alıp biraz daha uymasını ümit ettim. Ama o istemedi. Yataktan aşağı indi. Bir sorun çıkaracağı belli olmuştu. Timex Indigo Parlayan saatimi çıkarttım. Bu modellerin ekranının her yeri masmavi parlar. Saatimin ışığını yaktım ve geri gelmesini sağlamaya çalıştım. Samuel'in ışığı görünce gözleri parlamaya başladı. Yavaşça geri geldi. Yüzünü saatten bir kaç santimetre uzağa koydu. Oğlumu, saatimin praıldayan ışığı ile geri çekmeyi başarmıştım. Tanrı'da böyle değil mi?
Davut, gözlerin ve beyinin muhteşem kabiliyetleri hakkında birşey bilmiyordu. Beyinin bir alıcısı var ve gözlerdeki ölü olan bir noktayı düzeltebiliyor. Gözlerin bir noktasında küçük ve alıcı olmayan bir kısım var.
Her iki gözümüzün arkasında göremeyen bir nokta var. Bunu fark edemiyoruz çünkü iki gözümüz var ve beynimiz bu problemi çözüyor.
Bu ölü noktayı bulmak için önce (1) sol gözünü elinle kapat, sonra (2) baş parmağını kaldırıp kol uzaklığında, tam karşında tut, şimdi (3) tırnağına bak. Gözünü kımıldatmadan tam karşıya bakmaya devam et ve baş parmağını sağa doğru hareket ettir. Sağa doğru 15-20 santimetre kaydır. (4) Tırnağınızı göremeyeceğiniz bir nokta olacak. Çünkü baktığınız nokta tam kör noktaya denk geliyor.
Tek gözümüzle baktığımızda bu sorun yaşanırken, iki gözümüzle baktığımızda görüntü muhteşem. Tanrı'nın muhteşemliği, buradada harika bir şekilde görülüyor. Bize verdiği organların uyumu harikadır gerçekten.
4. İnsan'ın Yüceltilmesi - v5
5 Nerdeyse bir tanrı yaptın onu, Başına yücelik ve onur tacını koydun.
Mezmur'un geri kalan kısmı, "İnsan kimdir?" ve "Neden bu dünyadayız?" sorularını yanıtlıyor.
Time Dergisi, Hubble teleskopu ile çekilmiş fotoğraflar yayınlamıştı. Muhteşem renkli galaksiler ve duman, gaz grupları harika görünüyordu. Bundan bir süre sonra, bir kişi dergiye mektup yazdı ve bu resimlere bakınca insanın ne kadarda önemsiz olduğunu söyledi. "Neredeyse belli bile değiliz" dedi.
Davut'ta yıldızlara ve aya bakınca aynı böyle küçük hissetti. Bu kadar muhteşem bir evrende, Tanrı'nın insan ile neden ilgilendiğini düşündü. Bu kadar harika kocaman bir evrenden daha harika birşey varsa, o da Tanrı'nın bizlerle ilgilenmesidir.
VIDEO
http://www.youtube.com/watch?v=1IKjgmIDeBU&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=k7hsQA3wo3Q&feature=fvwrel
Bilimin bize verdiği değeri araştırmak çok ilginçtir. Vücudu oluşturan kimyasalların (%65 Oksijen, %18Karbon, %10 Hidrojen, %3 Nitrojen) toplamı piyasada 7 liraya elde edilebilir. Fakat vücudun bundan daha fazlasını içerdiğini biliyoruz öyle değil mi? Bunları satın aldıktan sonra, kasede karıştırıp sonrada fırına verirsek, insan ortaya çıkmıyor. Peki aynı kimyasallardan yapıldığımız canlılardan farkımız ne? (Maymun, köpek, koyun vs.)
139:17-18 Hakkımdaki düşüncelerin ne değerli, ey Tanrı, Sayıları ne çok! 18 Kum tanelerinden fazladır saymaya kalksam. Uyanıyorum, hâlâ seninleyim.
1. Yuh 4:9-10 Tanrı biricik Oğlu aracılığıyla yaşayalım diye Onu dünyaya gönderdi, böylece bizi sevdiğini gösterdi. Tanrıyı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlunu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.
Bu ayetlerden, Tanrı'nın gözünde çok değirli olduğumuzu anlıyoruz. Bizim için en büyük ücreti ödedi. Kendi oğlunu çarmıhta ölmesi için gönderdi. Rab, her birimizin hayatlarıyla tek tek ilgilenir. Rab için gökteki serçenin önemi varsa o zaman bizler çok daha önemli değil miyiz?
Var olan tüm canılıların içinde sadece insanda, Tanrı'nın nefesi vardır. Sadece insana hayat vermek için üflemiştir. Ve sadece insan, Tanrı'nın benzeyişinde yaratılmıştır.
Yaratılış 1:27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı
Dışarıdan, Tanrı gibi görünmüyoruz. Bizim benzerliğimiz içimizdedir. Tanrı bizleri ruhsal, ilişkisel ve yaratıcı olarak yaratmıştır.
Mezmur 8, Tanrı'nın bizi yücelik ve onur tacı ile yarattığını söylüyor. Tanrı bizleri gerçekten umursuyor. Bizler onun yarattığı en yüce varlıklarız. İnsanlar, biyolojik bir makine ya da şans eseri evrim geçirmiş varlıklar değildirler. Bizler Tanrı'nın özel yapıtlarıyız ve kişisel bir ilişki için yaratıldık.
Bu Ayet Bizlere Nasıl Etki Eder?
Eğer insanların Tanrı'nın benzeyişindeyse o zaman diğer insanlarla olan ilişkilerimize dikkat etmeliyiz. Sizler Tanrı için önemlisiniz ve Tanrı herbirinizin, diğer insanlarında onun için önemli olduğunu fark etmenizi istiyor. Elçi Yakup, diğer insanları kırmanın ne kadar kötü bir durum olduğu hakkında şöyle diyor;
Yakup 3:9-10 Dilimizle Rabbi, Babayı överiz. Yine dilimizle Tanrıya benzer yaratılmış insana söveriz. Övgü ve sövgü aynı ağızdan çıkar. Kardeşlerim, bu böyle olmamalı.
Eğer Tanrı'nın benzeyişini anlıyorsak, o zaman herkeze sonsuz bir varlıkmış gibi davranmalıyız. İşte o zaman, insanları yargılamayan ve dedikodu yapmayan, ender insanlardan olacağız. Bizler, insanların sevmediği kişileri seven kişiler olacağız. Diğer insanlardan farkımız olacak. Peygamber Samuel, İsrail'in yeni kralını araştırıken, Tanrı'nın bir asker yerine küçük bir çoban çocuğu seçmesine şaşırmıştı.
1. Samuel 16:7 Ama RAB Samuele, “Onun yakışıklı ve uzun boylu olduğuna bakma” dedi, “Ben onu reddettim. Çünkü RAB insanın gördüğü gibi görmez; insan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar.”
Bir zamanlar, bir adam yaşadı. Toplumun ilgi göstermediği kişilere ilgi gösterdi. Sakatlar, cüzzamlılar, körler, hayat kadınları, dullar, kimsesizler, fakirler... Peki İsa sadece yumuşak yürekli birisi miydi? Anımsayın, tapınaktaki satıcıları kırbaçla kovmuştu. Din bilginlerinin karşısında durmuştu. İsa sadece yumuşak yürekli biri değildi. Tüm insanların Tanrı'nın gözünden ne kadar değerli olduğunu biliyordu.
Peki ya sen, ya ben? Bizleri bu gibi durumlarda ne düşünüyoruz? Sarhoş evsiz birini görünce, sokakta bir çocuğun çöpü karıştırdığını görünce ya da bizi öfkelendiren kişilere karşı. Her bir kişinin Tanrı için önemli olduğunu anımsıyor muyuz? Doğru bir şekilde mi konuşuyoruz onlarla? Rabbe şükredelim. Çünkü Rab bizlere, bizim başkalarına davrandığımız gibi davranmıyor.
Ey Egemenimiz RAB, Ne yüce adın var yeryüzünün tümünde! Amin
Yuri Gagarin, 12 Nisan 1961de uzaya çıkan ilk insan oldu. Bu astronot "Burada bir Tanrı göremiyorum" diye bildirdi. Fakat buna karşın, Amerikalı astronot John Glen "Yaratılışa bakıp, Tanrı'ya inanmamak benim için imkansız bir durumdur dedi. Nasıl iki kişi, aynı şeyi görüp, farklı bir sonuca varırlar?
Okuma: Mezmur 8
1 Ey Egemenimiz RAB,
Ne yüce adın var yeryüzünün tümünde!
Gökyüzünü görkeminle kapladın. okunan bir ilahi olabilir.
2 Çocukların, hatta emziktekilerin sesiyle
Set çektin hasımlarına,
Düşmanı, öç alanı yok etmek için.
3 Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri,
Oraya koyduğun ayı ve yıldızları,
4 Soruyorum kendi kendime:
"İnsan ne ki, onu anasın,
Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?"
5 Nerdeyse bir tanrı yaptın onu,
Başına yücelik ve onur tacını koydun.
6 Ellerinin yapıtları üzerine onu egemen kıldın,
Her şeyi ayaklarının altına serdin;
7 Davarları, sığırları,
Yabanıl hayvanları,
8 Gökteki kuşları, denizdeki balıkları,
Denizde kıpırdaşan bütün canlıları.
9 Ey Egemenimiz RAB,
Ne yüce adın var yeryüzünün tümünde!
Tanrı'nın Görkemi (v1,9)
Davut'un Mezmur 8e başlangıcı ve bitişi aynı... Yüceltme sözleri kullanıyor.
Ey Egemenimiz RAB, Ne yüce adın var yeryüzünün tümünde!
"Görkemli" kelimesi İbranice'de "bizim Herşeye gücü yeten Tanrımız gibi yoktur" demek oluyor. Bu mesajı Kutsal Kitabın birçok ayetinde görüyoruz.
Mezmur 86: 8 İlahlar arasında senin gibisi yok, ya Rab,Eşsizdir işlerin.
Yeremya 10:6 Senin gibisi yok, ya RAB, Sen büyüksün, Adın da büyüktür gücün sayesinde.
1. Tanrı'nın Görkemi Bu Koca Evrende Görülür 1,3
Mezmurlar'ın yazarı Davut, göklere baktı ve kendi düşüncelerini paylaştı.
Mezmur 19:1-3 Gökler Tanrının görkemini açıklamakta, Gökkubbe ellerinin eserini duyurmakta. Gün güne söz söyler,Gece geceye bilgi verir. Ne söz geçer orada, ne de konuşma, Sesleri duyulmaz.
Muhteşem Yeryüzü Hakkkında Düşünmek
Yeryüzünün büyüklüğü çok harikadır, yerçekimi ile özellikle nitrojen ve oksijen gibi gazlar yeryüzünün yüzeyine yakın kalır. Eğer dünya daha küçük olsaydı, atmosfere sahip olmamız mümkün olmazdı, aynı Merkür gibi. Eğer atmosfer büyük olsaydı, işte o zaman yeryüzünde tehlikeli gazlar olurdu, aynı Jüpiter gibi. Canlıların yaşamı için uygun olan tek gezegen, dünyadır.
Dünya, güneşten olması gerektiği kadar uzaktır. Eğer daha uzak olsaydı donardık, daha yakın olsaydı yanardık. Küçücük bir değişiklik bile bu dünyayı yaşanmaz yapardı. Eğer Tanrı'nın Yüceliğini daha iyi anlamak istiyorsanız, dışarı çıkın. İnsanın yaptığı şeylerden uzaklaşıp doğaya gidin. Karanlık bir zamanda gökyüzüne bakın ve yıldızların muhteşemliğine bir göz atın...
Mezmur 8'in ruhunu algılamış bir vaiz yılda bir kez astronomy hakkında vaaz edermiş. Ona, bunun yararını sorduklarında, "Yararı yok ama benim Tanrı hakkındaki düşüncelerimin genişlemesini sağlıyor" dermiş.
2. Tanrı'nın Yüceliği Küçük İnsanlarda Görülebilir, v2
Davut, Tanrı'nın yüceliğini açıklarken yıldızlara bakıyor ve ondan sonra küçük çocukları inceliyor. Hiç kimse bebeklere meme emmeyi, emeklemeyi ya da gülümsemeyi öğretmez. Benim babamı şaşırtan bir olayda aslında, çocuklara seslenince sizin gözlerinize bakmalarıdır. Tanrı'nın yaratılışındaki bu muhteşem yapı, Tanrı düşmanlarını sessizliğe boğar. Birde Matta'da ki şu pasaja bakalım.
Mat 21:14-16 İsa tapınaktayken kendisine gelen kör ve kötürümleri iyileştirdi. Ne var ki, başkâhinlerle din bilginleri, Onun yarattığı harikaları ve tapınakta, “Davut Oğluna hozana!” diye bağıran çocukları görünce öfkelendiler. İsaya, “Bunların ne söylediğini duyuyor musun?” diye sordular. “Duyuyorum” dedi İsa. “Siz şu sözü hiç okumadınız mı? ‹Küçük çocukların ve emziktekilerin dudaklarından kendine övgüler döktürdün.›"
Çocuklar, İsa'nın kırbacı eline alıp tapınaktaki satıcıları kovduğunu gördüler. İsa'nın bazı kişileri iyileştirdiğini de gördüler. Cevapları şaşırtıcı değil. Onlar İsa'nın sadece iyi bir öğretmenden daha fazlası olduğunu anladılar. Başkalarının ne düşündükleri umurlarında değildi. Yetişkin insanlar bazen korktular ve İsa'yı savunmadılar, çünkü öldürülmekten korkuyorlardı. Fakat çocuklar tabii ki bunu anlamamışlardı.Onların yürekleri açıktı ve Tanrı'yı yücelttiler.
Din Bilginleri İsa'nın MUCİZELER YAPTIĞINI GÖRDÜLER. Aynı şeyleri gördüler ama O'na inanmadılar. Çocukların söylediklerini susturamadılar. Bunun için İsa'ya artık konuşmamasını söylediler. Fakat cevabı onları şaşırttı. "Evet çocukların söylediklerini duyuyorum, bırakın devam etsinler." Ağızları açık kalmıştı çünkü İsa, Davut Oğlu Mesih olduğunu inkar etmedi.
Kızım Marianne şarkı söylemeyi ve dans etmeyi çok sever. Kilise'de öğrendiği ilahileri ve kendi bildiği şarkıları söyler. Tüm yüreğiyle söyle ve onu dinleyenlerin ne düşündüğünü önemsemez. Peki Marianne bu durumu iyi anlıyor mu? Hergün arkadaşlarının İsa'ya inanması için dua ediyor. Eğer bir kişi İsa'yı tanımıyorsa, "onlara anlatalım" diyor. Oğlumuz Caleb'de vücuttaki her yara, karın ağrısı için dua eder, hatta elektrik kesilince bile. Çocuklarımın imanı beni alçakgönüllü olmaya itiyor. Onlara dua etmesini v eTanrı'ya güvenmelerini öğrettik. Fakat çoğu zaman bizden daha başarılılar.
3. Tanrı İnsanlarla İlgilenir (Parlayan Tanrı) v3-4
3 Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri, Oraya koyduğun ayı ve yıldızları,
4 Soruyorum kendi kendime: “İnsan ne ki, onu anasın, Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?”
Çoban Davut'u sırt üstü yatmış, gökleri incelerken hayal edebiliyorum. Bizim gibi galaksileri, nebulaları bilmiyordu hemde. Evrenin genişliği hakkında hiç bir fikri yoktu. Evrende, bildiğimiz, 10 milyar tane galaksi var ve her birinde 100 milyardan fazla yıldız var. Davut en fazla 6000 tane yıldızı görebiliyordu. Tanrı'nın bu harika yaratıcı gücünü gerçekten övmeliyiz.
Hikaye: Bir kaç hafta önce, küçük oğlum Samuel erken kalktı. Yanıma alıp biraz daha uymasını ümit ettim. Ama o istemedi. Yataktan aşağı indi. Bir sorun çıkaracağı belli olmuştu. Timex Indigo Parlayan saatimi çıkarttım. Bu modellerin ekranının her yeri masmavi parlar. Saatimin ışığını yaktım ve geri gelmesini sağlamaya çalıştım. Samuel'in ışığı görünce gözleri parlamaya başladı. Yavaşça geri geldi. Yüzünü saatten bir kaç santimetre uzağa koydu. Oğlumu, saatimin praıldayan ışığı ile geri çekmeyi başarmıştım. Tanrı'da böyle değil mi?
Davut, gözlerin ve beyinin muhteşem kabiliyetleri hakkında birşey bilmiyordu. Beyinin bir alıcısı var ve gözlerdeki ölü olan bir noktayı düzeltebiliyor. Gözlerin bir noktasında küçük ve alıcı olmayan bir kısım var.
Her iki gözümüzün arkasında göremeyen bir nokta var. Bunu fark edemiyoruz çünkü iki gözümüz var ve beynimiz bu problemi çözüyor.
Bu ölü noktayı bulmak için önce (1) sol gözünü elinle kapat, sonra (2) baş parmağını kaldırıp kol uzaklığında, tam karşında tut, şimdi (3) tırnağına bak. Gözünü kımıldatmadan tam karşıya bakmaya devam et ve baş parmağını sağa doğru hareket ettir. Sağa doğru 15-20 santimetre kaydır. (4) Tırnağınızı göremeyeceğiniz bir nokta olacak. Çünkü baktığınız nokta tam kör noktaya denk geliyor.
Tek gözümüzle baktığımızda bu sorun yaşanırken, iki gözümüzle baktığımızda görüntü muhteşem. Tanrı'nın muhteşemliği, buradada harika bir şekilde görülüyor. Bize verdiği organların uyumu harikadır gerçekten.
4. İnsan'ın Yüceltilmesi - v5
5 Nerdeyse bir tanrı yaptın onu, Başına yücelik ve onur tacını koydun.
Mezmur'un geri kalan kısmı, "İnsan kimdir?" ve "Neden bu dünyadayız?" sorularını yanıtlıyor.
Time Dergisi, Hubble teleskopu ile çekilmiş fotoğraflar yayınlamıştı. Muhteşem renkli galaksiler ve duman, gaz grupları harika görünüyordu. Bundan bir süre sonra, bir kişi dergiye mektup yazdı ve bu resimlere bakınca insanın ne kadarda önemsiz olduğunu söyledi. "Neredeyse belli bile değiliz" dedi.
Davut'ta yıldızlara ve aya bakınca aynı böyle küçük hissetti. Bu kadar muhteşem bir evrende, Tanrı'nın insan ile neden ilgilendiğini düşündü. Bu kadar harika kocaman bir evrenden daha harika birşey varsa, o da Tanrı'nın bizlerle ilgilenmesidir.
VIDEO
http://www.youtube.com/watch?v=1IKjgmIDeBU&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=k7hsQA3wo3Q&feature=fvwrel
Bilimin bize verdiği değeri araştırmak çok ilginçtir. Vücudu oluşturan kimyasalların (%65 Oksijen, %18Karbon, %10 Hidrojen, %3 Nitrojen) toplamı piyasada 7 liraya elde edilebilir. Fakat vücudun bundan daha fazlasını içerdiğini biliyoruz öyle değil mi? Bunları satın aldıktan sonra, kasede karıştırıp sonrada fırına verirsek, insan ortaya çıkmıyor. Peki aynı kimyasallardan yapıldığımız canlılardan farkımız ne? (Maymun, köpek, koyun vs.)
139:17-18 Hakkımdaki düşüncelerin ne değerli, ey Tanrı, Sayıları ne çok! 18 Kum tanelerinden fazladır saymaya kalksam. Uyanıyorum, hâlâ seninleyim.
1. Yuh 4:9-10 Tanrı biricik Oğlu aracılığıyla yaşayalım diye Onu dünyaya gönderdi, böylece bizi sevdiğini gösterdi. Tanrıyı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlunu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.
Bu ayetlerden, Tanrı'nın gözünde çok değirli olduğumuzu anlıyoruz. Bizim için en büyük ücreti ödedi. Kendi oğlunu çarmıhta ölmesi için gönderdi. Rab, her birimizin hayatlarıyla tek tek ilgilenir. Rab için gökteki serçenin önemi varsa o zaman bizler çok daha önemli değil miyiz?
Var olan tüm canılıların içinde sadece insanda, Tanrı'nın nefesi vardır. Sadece insana hayat vermek için üflemiştir. Ve sadece insan, Tanrı'nın benzeyişinde yaratılmıştır.
Yaratılış 1:27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı
Dışarıdan, Tanrı gibi görünmüyoruz. Bizim benzerliğimiz içimizdedir. Tanrı bizleri ruhsal, ilişkisel ve yaratıcı olarak yaratmıştır.
Mezmur 8, Tanrı'nın bizi yücelik ve onur tacı ile yarattığını söylüyor. Tanrı bizleri gerçekten umursuyor. Bizler onun yarattığı en yüce varlıklarız. İnsanlar, biyolojik bir makine ya da şans eseri evrim geçirmiş varlıklar değildirler. Bizler Tanrı'nın özel yapıtlarıyız ve kişisel bir ilişki için yaratıldık.
Bu Ayet Bizlere Nasıl Etki Eder?
Eğer insanların Tanrı'nın benzeyişindeyse o zaman diğer insanlarla olan ilişkilerimize dikkat etmeliyiz. Sizler Tanrı için önemlisiniz ve Tanrı herbirinizin, diğer insanlarında onun için önemli olduğunu fark etmenizi istiyor. Elçi Yakup, diğer insanları kırmanın ne kadar kötü bir durum olduğu hakkında şöyle diyor;
Yakup 3:9-10 Dilimizle Rabbi, Babayı överiz. Yine dilimizle Tanrıya benzer yaratılmış insana söveriz. Övgü ve sövgü aynı ağızdan çıkar. Kardeşlerim, bu böyle olmamalı.
Eğer Tanrı'nın benzeyişini anlıyorsak, o zaman herkeze sonsuz bir varlıkmış gibi davranmalıyız. İşte o zaman, insanları yargılamayan ve dedikodu yapmayan, ender insanlardan olacağız. Bizler, insanların sevmediği kişileri seven kişiler olacağız. Diğer insanlardan farkımız olacak. Peygamber Samuel, İsrail'in yeni kralını araştırıken, Tanrı'nın bir asker yerine küçük bir çoban çocuğu seçmesine şaşırmıştı.
1. Samuel 16:7 Ama RAB Samuele, “Onun yakışıklı ve uzun boylu olduğuna bakma” dedi, “Ben onu reddettim. Çünkü RAB insanın gördüğü gibi görmez; insan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar.”
Bir zamanlar, bir adam yaşadı. Toplumun ilgi göstermediği kişilere ilgi gösterdi. Sakatlar, cüzzamlılar, körler, hayat kadınları, dullar, kimsesizler, fakirler... Peki İsa sadece yumuşak yürekli birisi miydi? Anımsayın, tapınaktaki satıcıları kırbaçla kovmuştu. Din bilginlerinin karşısında durmuştu. İsa sadece yumuşak yürekli biri değildi. Tüm insanların Tanrı'nın gözünden ne kadar değerli olduğunu biliyordu.
Peki ya sen, ya ben? Bizleri bu gibi durumlarda ne düşünüyoruz? Sarhoş evsiz birini görünce, sokakta bir çocuğun çöpü karıştırdığını görünce ya da bizi öfkelendiren kişilere karşı. Her bir kişinin Tanrı için önemli olduğunu anımsıyor muyuz? Doğru bir şekilde mi konuşuyoruz onlarla? Rabbe şükredelim. Çünkü Rab bizlere, bizim başkalarına davrandığımız gibi davranmıyor.
Ey Egemenimiz RAB, Ne yüce adın var yeryüzünün tümünde! Amin