Duvarları Yeniden İnşa Etmek
Bölüm 1: Yeni Bir Başlangıç - Nehemya 1:1-11 Kerem Koç, APK, 7 Şubat 2010
Giriş: Nehemya’nın yazdıkları üzerinde çalışmaya başlamadan önce, olayların biraz olsun geçmişi hakkında konuşalım istiyorum. Yahuda halkı ve Yeruşalim şehri çok kötü günler geçiriyordu. Babil Kralı Yeruşalim’e gelmiş ve kenti yerle bir etmişti, insanların çoğu sürgüne götürülmüştü. Yüzlerce kilometre yürümüşlerdi Babil’e varmak için ve bu görsel olarak harika olan şehirde birer ve köle olarak çalıştırılmışlardı. Yeruşalim yıllarca ıssız ve yıkık bir kent olarak kalmıştı ve halkı da yoktu artık. Daha sonraları Babil İmparatorluğu Persler tarafından ele geçirilmişti. İşte böyle bir durumdayken Nehemya’nın anlattıklarını okuyoruz. Bu kitap aslınca bir günlük gibi yada bir blog gibi yazılmış, Nehemya’nın başından geçenleri ele alıyor. Nehemya’nın tüm bu olayları yaşandıktan sonra kaleme almış olması çok muhtemel.
Okuma: Nehemya 1:1-11
Neh 1:1 Hakalya oğlu Nehemya'nın anlattıkları: Pers Kralı Artahşasta'nın krallığının yirminci yılı, Kislev ayında* Sus Kalesi'ndeydim.
Neh 1:2 Kardeşlerimden Hanani ve bazı Yahudalılar yanıma geldi. Onlara sürgünden kurtulup sağ kalan Yahudiler'i ve Yeruşalim'in durumunu sordum.
Neh 1:3 "Sürgünden kurtulup Yahuda İli'ne dönenler büyük sıkıntı ve utanç içinde" diye karşılık verdiler, "Üstelik Yeruşalim surları yıkılmış, kapıları yakılmış."
Neh 1:4 Bunları duyunca oturup ağladım, günlerce yas tuttum. Oruç* tutup Göklerin Tanrısı'na dua ettim:
Neh 1:5 "Ey Göklerin Tanrısı RAB! Yüce ve görkemli Tanrı! Seni sevenlerle, buyruklarına uyanlarla yaptığın antlaşmaya bağlı kalırsın.
Neh 1:6 Ya RAB, halimi gör, gece gündüz kulların İsrail halkı için ettiğim duaya kulak ver. İtiraf ediyorum, İsrail halkı günah işledi, ben ve atalarım günah işledik.
Neh 1:7 Sana çok kötülük yaptık. Kulun Musa'ya verdiğin buyruklara, kurallara, ilkelere uymadık.
Neh 1:8 "Kulun Musa'ya söylediklerini anımsa. Dedin ki, `Eğer bana ihanet ederseniz, sizi ulusların arasına dağıtacağım.
Neh 1:9 Ama bana döner, buyruklarımı özenle yerine getirirseniz, dünyanın öbür ucuna sürülmüş olsanız bile sizleri toplayıp seçtiğim yere, bulunacağım yere getireceğim.'
Neh 1:10 "Onlar senin kulların, kendi halkındır. Yüce kudretin ve güçlü elinle onları kurtardın.
Neh 1:11 Ya Rab, bu kulunun, adını yüceltmekten sevinç duyan öbür kullarının dualarına kulak ver. Beni bugün başarılı kıl ve kralın önerimi kabul etmesini sağla." O günlerde kralın sakisiydim.
Nehemya Kimdir? Nehemya o günlerde Pers kralının sakisi olduğundan bahsediyor, yaptığı görev basitçe tanımlarsak krala ve kraliyet üyelerine ve kraliyet masasına içki servisi yapmakla sorumlu olan kişi. İnsan düşününce “ya bu adam bildiğin garson diyorsun”. Belki biraz daha kıdemlisi. Fakat o zamanlarda aslında sanılanın aksine sakiler çok güvenilir insanlardan seçilirdi ve en önemli görevi aslında verilecek içkiyi tatmaktı. Böylece zehirlimi değil mi anlarlardı. Herhalde Nehemya’nın arkadaşları ‘bugün işler nasıl gitti?’ diye sormaları çok saçma olurdu. Eğer Nehemya hala yaşıyorsa bu işlerin yolunda gittiğinin kanıtıydı. Kendisi aynı zamanda yüreği Rab için çarpan bir inanlı. Ayrıca ayetler bize aile bireylerinin isimlerinden de bahsediyor biraz. Nehemya’dan önümüzdeki haftalarda ayrıntılı olarak bahsedeceğiz. Bugün toplantımızda İngilizce çeviri olduğu için aynı zamanda not tutanlar için okuduğumuz bölümün geri kalan kısımlarını 4 küçük parçaya bölebiliriz. Yeruşalim ve Halkın Durumu, Nehemya’nın Acısı, Nehemya’nın Tövbesi ve son olarak Nehemya’nın Umudu…
Yeruşalim ve Halkın Durumu : Nehemya ilk ayetlerde az önce bahsettiğimiz sürgünden kurtulanların ve Yeruşalim şehrinin durumunu soruyor, kardeşine ve bazı Yahudilere. Çok acı bir cevap alıyor buna ‘sıkıntı ve utanç’… Halk başka başka yerlerde ve bir çoğu sürgünde sefil bir hayat sürüyor, bazıları ailelerinden ve çocuklarından bile uzak. Her ne kadar halkın bir kısmı Ezra kitabında okuduğumuz gibi Ezra sayesinde tekrar Yeruşalim’e dönmüş olsalar bile yinede bulundukları durum onları çok üzüyor. Çünkü Tanrı’nın topluluğunun bulunduğu şehir yerle bir olmuş durumda. Tanrısal ve İnsansal liderliğin başkenti Yeruşalim’in duvarları yıkık.
Eskiden büyük şehirler çevresindeki duvarlarla korunurdu, duvarlar bir şehrin gücünü temsil ederdi. Duvar ne kadar güçlüyse şehir ve halk o kadar güvenlikteydi. Hatta Mezmur 122:7 de ‘Surlarına esenlik’ olsun diye bereketliyor yazar Yeruşalim kentini. Fakat Yeruşalim’in duvarları yıkık durumdaydı, ve kapılarılarını koruyacak askerleri yoktu artık, hatta şehrin o büyük kapıları bile yanıp kül olmuştu.
Şöyle bir an düşündüğümüzde ne kadar ciddi bir sıkıntıda olduklarını fark edebiliyoruz, Türkiye’de ki tüm kiliseler yıkılmış olsa, Mesih inanlıları kaçırılmış ve köle edilmiş durumda olsa, ve toplanabilecek tek bir oda evimiz bile olmasa, ne durumda olurduk. Peki ya çocuklarınızı alıp uzaklara götürselerdi ve eşleriniz öldürülseydi, başınızı sokabilecek bir yeriniz olmasaydı. Lütfen düşünün birkaç saniye için. Bu utanç sadece duvarların yıkık olmasından kaynaklanmıyor, halk tüm bu sürgün, ölümler ve insanların durumundan dolayı yıkılmış hissediyor.
Nehemya’nın Acısı:Halkın acı her yere dağılmış olması ayrıca şehrin bir yıkıntı halinde olması Nehemya’nın kendini oruç ve duaya vermesine neden oluyor. 4. ayet günlerce yas tutup, dua ve oruçla Tanrı’ya yalvardığını söylüyor. Zor durumda olan bu halk için yalvarıyor. Tekrar bir yuva, tekrar bir bina, tekrar bir topluluk için sesleniyor Tanrı’ya. Hatta son birkaç ayette de tekrar görüyoruz bu duaları, bu sefer duasında Tanrı’ya ‘Kralın ona Yeruşalim kentini onarmasına izin vermesi için dua ediyor’. Sonuç olarak Nehemya birçok kişi gibi sabah 9 akşam 5 çalışan bir görevliydi. Onun için çalıştığı kişiye sorması gerekiyordu ve pozitif bir cevap vermesi için dua ediyordu. Nehemya Kraldan gitmek için izin istemeyi planlıyor, fakat paraları Alanya’da yeme planı yok. Yıkıntı olan Tanrı’nın halkının biricin şehrini tekrar inşa etmek ve halkın o şehirde tekrar güvende yaşamasını sağlamak için istiyor.
Nehemya’nın Tövbesi: Peki Yeruşalim’in bu acı veren durumunun neden meydana geldiğinin farkında mıyız? Neden Yeruşalim yerle bir oldu, neden halk sürgüne götürüldü, neden bir çoğu kaçmak zorunda kaldı? Nehemya bunu tövbesinde özetliyor. “İtiraf ediyorum” diye başlıyor sözlerine; biz günah işledik, kötülük yaptık, verdiğin kurallara uymadık. Eminim her birimiz aynı günahtan suçluyuz. Çünkü bizde İsrail halkı gibi yoldan saptık, Tanrı’dan uzaklaştık, onun sözlerini dinlemez olduk. Onlar gibi kötülük yaptık ve Tanrı’nın verdiği kurallara uymadık. İsrail gibi sürgün edilmedik ama Tanrı’nın yollarından uzaklaştık. Bazılarımız bir araya gelmekten vazgeçti. Bazılarımız hiç bu yoldan yürümeyi tercih etmedi. Nehemya Tanrı’ya tövbe ile yaklaştı ve halkı için af istedi.
Bugün burada olanlara bir sözüm var. Hepimiz günah işledik ve yoldan saptık, Tanrı hakkında aramaz olduk. Dünya’da kendi işlerimize ve hayatımıza göksel şeylerden daha fazla önem verdik. Bazılarımız hırsızlık yaptı, bazılarımız yalan söyledi, bazılarımız ahlaksız ilişkilere girdi. Bugün benimle aynı fikirdeyseniz ve kendinizi yorgun, yılmış, bitkin hissediyorsanız bu yüklerinizi Tanrı’nın önüne getirin. Yeri göğü ve içindeki her şeyi yaratan, her şeye egemen, sonsuz, sınırsız, sevgi dolu Tanrı sizinde yüklerinizi kaldırmaya hazır. Mesih İsa sizin günahlarımız için öldü, dirildi ve göklere alındı. Bizler onun akıttığı kan sayesinde sonsuz yaşama kavuşuyoruz. O kendini bizim kurtulmamız için feda etti. Bugün günahlarını tövbe edip Mesih İsa’yı kurtarıcısı olarak kabul eden herkes sonsuz yaşama ve Mesih’teki huzura kavuşur.
Mesih’i yüreklerinde Rab olarak kabul etmiş kardeşlerim, Nehemya’nın planladığı bu duvarı inşa edilemeyecek bir duvar değil. Bugün işlediğimiz günahları ardımızda bırakıp, yeniden ayağa kalkalım ve hedefe doğru emin adımlar atmaya başlayalım. Bir birlik olarak hepimiz elele onun Ruhu sayesinde, yavaş yavaş tuğlalar koymaya başlayabiliriz. Vaazdan sonra ellerinize kazma kürek verme planım falan yok o konuda içiniz rahat olsun, halihazırda küçük topluluğumuz için bir yerimiz var. Rab sayesinde ve onun onuru için inşa edilecek bina Mesih’in Kilisesidir, bu fiziksel bina değil ama Mesih İnanlılarının bir araya gelip, Rablerini yücelttikleri ve paydaşlık içinde oldukları bir topluluktur.
Nehemya’nın Umudu:Nehemya ilk önce ağladı bu halk için, sonra dua etti ve en sonunda da tövbe etti. Umarım Nehemya’nın burukluğunu sizde hissediyorsunuzdur yüreklerinizde. Bugün Türkiye dünya sıralamasında Hıristiyanlığı en az işitmiş olan birinci ülkedir. Türkiye’de milyonlarca insan hala Hıristiyanlığın gerçek öğretisini ve Hıristiyanların neye inandığını bilmiyor. Bu ülkede hala Hıristiyanlar zulüm görüyor. Ahlaksızlık ve bölücülük başta gelmek üzere bir çok şeyle suçlanıyoruz. Kilise’nin durumu insana burukluk veriyor gerçekten. Peki biz ne yapıyoruz?
Ne Yapmalıyız?
Nehemya’nın bir umudu vardı. Çünkü Tanrı’nın vaadini biliyordu. Eğer buyruklarımı özenle yerine getirirseniz, dünyanın öbür ucuna sürülmüş olsanız bile sizleri toplayıp seçtiğim yere, bulunacağım yere getireceğim. Benimde Tanrı’nın kendi kilisesini yeniden inşa edeceğine inancım var, hem de bir zamanlar Yeni Yaşam Kilisesinin toplandığı bu binada, hatta bu üzerinde vaaz ettiğim kürsü o topluluğundur. Eğer hep beraber dua edersek, aynı 11. ayette hep bir ağızdan aynı amaç için dua ettikleri gibi ve günahlarımıza sırt çevirip Tanrı’nın kurallarına ve ilkelerine uyarsak, bir araya gelmekten vazgeçmezsek, Tanrı kendi planı doğrultusunda bizleri yönlendirecek ve arzusu ise kendi halkını bu binada bereketleyecek ve bir beden olarak tutacaktır. Biz bugün elimize malalarımızı alıp tüm yüreğimizle Tanrı’ya yaklaşırsak, Mesih kendi kilisesini kendisi kuracaktır.
Giriş: Nehemya’nın yazdıkları üzerinde çalışmaya başlamadan önce, olayların biraz olsun geçmişi hakkında konuşalım istiyorum. Yahuda halkı ve Yeruşalim şehri çok kötü günler geçiriyordu. Babil Kralı Yeruşalim’e gelmiş ve kenti yerle bir etmişti, insanların çoğu sürgüne götürülmüştü. Yüzlerce kilometre yürümüşlerdi Babil’e varmak için ve bu görsel olarak harika olan şehirde birer ve köle olarak çalıştırılmışlardı. Yeruşalim yıllarca ıssız ve yıkık bir kent olarak kalmıştı ve halkı da yoktu artık. Daha sonraları Babil İmparatorluğu Persler tarafından ele geçirilmişti. İşte böyle bir durumdayken Nehemya’nın anlattıklarını okuyoruz. Bu kitap aslınca bir günlük gibi yada bir blog gibi yazılmış, Nehemya’nın başından geçenleri ele alıyor. Nehemya’nın tüm bu olayları yaşandıktan sonra kaleme almış olması çok muhtemel.
Okuma: Nehemya 1:1-11
Neh 1:1 Hakalya oğlu Nehemya'nın anlattıkları: Pers Kralı Artahşasta'nın krallığının yirminci yılı, Kislev ayında* Sus Kalesi'ndeydim.
Neh 1:2 Kardeşlerimden Hanani ve bazı Yahudalılar yanıma geldi. Onlara sürgünden kurtulup sağ kalan Yahudiler'i ve Yeruşalim'in durumunu sordum.
Neh 1:3 "Sürgünden kurtulup Yahuda İli'ne dönenler büyük sıkıntı ve utanç içinde" diye karşılık verdiler, "Üstelik Yeruşalim surları yıkılmış, kapıları yakılmış."
Neh 1:4 Bunları duyunca oturup ağladım, günlerce yas tuttum. Oruç* tutup Göklerin Tanrısı'na dua ettim:
Neh 1:5 "Ey Göklerin Tanrısı RAB! Yüce ve görkemli Tanrı! Seni sevenlerle, buyruklarına uyanlarla yaptığın antlaşmaya bağlı kalırsın.
Neh 1:6 Ya RAB, halimi gör, gece gündüz kulların İsrail halkı için ettiğim duaya kulak ver. İtiraf ediyorum, İsrail halkı günah işledi, ben ve atalarım günah işledik.
Neh 1:7 Sana çok kötülük yaptık. Kulun Musa'ya verdiğin buyruklara, kurallara, ilkelere uymadık.
Neh 1:8 "Kulun Musa'ya söylediklerini anımsa. Dedin ki, `Eğer bana ihanet ederseniz, sizi ulusların arasına dağıtacağım.
Neh 1:9 Ama bana döner, buyruklarımı özenle yerine getirirseniz, dünyanın öbür ucuna sürülmüş olsanız bile sizleri toplayıp seçtiğim yere, bulunacağım yere getireceğim.'
Neh 1:10 "Onlar senin kulların, kendi halkındır. Yüce kudretin ve güçlü elinle onları kurtardın.
Neh 1:11 Ya Rab, bu kulunun, adını yüceltmekten sevinç duyan öbür kullarının dualarına kulak ver. Beni bugün başarılı kıl ve kralın önerimi kabul etmesini sağla." O günlerde kralın sakisiydim.
Nehemya Kimdir? Nehemya o günlerde Pers kralının sakisi olduğundan bahsediyor, yaptığı görev basitçe tanımlarsak krala ve kraliyet üyelerine ve kraliyet masasına içki servisi yapmakla sorumlu olan kişi. İnsan düşününce “ya bu adam bildiğin garson diyorsun”. Belki biraz daha kıdemlisi. Fakat o zamanlarda aslında sanılanın aksine sakiler çok güvenilir insanlardan seçilirdi ve en önemli görevi aslında verilecek içkiyi tatmaktı. Böylece zehirlimi değil mi anlarlardı. Herhalde Nehemya’nın arkadaşları ‘bugün işler nasıl gitti?’ diye sormaları çok saçma olurdu. Eğer Nehemya hala yaşıyorsa bu işlerin yolunda gittiğinin kanıtıydı. Kendisi aynı zamanda yüreği Rab için çarpan bir inanlı. Ayrıca ayetler bize aile bireylerinin isimlerinden de bahsediyor biraz. Nehemya’dan önümüzdeki haftalarda ayrıntılı olarak bahsedeceğiz. Bugün toplantımızda İngilizce çeviri olduğu için aynı zamanda not tutanlar için okuduğumuz bölümün geri kalan kısımlarını 4 küçük parçaya bölebiliriz. Yeruşalim ve Halkın Durumu, Nehemya’nın Acısı, Nehemya’nın Tövbesi ve son olarak Nehemya’nın Umudu…
Yeruşalim ve Halkın Durumu : Nehemya ilk ayetlerde az önce bahsettiğimiz sürgünden kurtulanların ve Yeruşalim şehrinin durumunu soruyor, kardeşine ve bazı Yahudilere. Çok acı bir cevap alıyor buna ‘sıkıntı ve utanç’… Halk başka başka yerlerde ve bir çoğu sürgünde sefil bir hayat sürüyor, bazıları ailelerinden ve çocuklarından bile uzak. Her ne kadar halkın bir kısmı Ezra kitabında okuduğumuz gibi Ezra sayesinde tekrar Yeruşalim’e dönmüş olsalar bile yinede bulundukları durum onları çok üzüyor. Çünkü Tanrı’nın topluluğunun bulunduğu şehir yerle bir olmuş durumda. Tanrısal ve İnsansal liderliğin başkenti Yeruşalim’in duvarları yıkık.
Eskiden büyük şehirler çevresindeki duvarlarla korunurdu, duvarlar bir şehrin gücünü temsil ederdi. Duvar ne kadar güçlüyse şehir ve halk o kadar güvenlikteydi. Hatta Mezmur 122:7 de ‘Surlarına esenlik’ olsun diye bereketliyor yazar Yeruşalim kentini. Fakat Yeruşalim’in duvarları yıkık durumdaydı, ve kapılarılarını koruyacak askerleri yoktu artık, hatta şehrin o büyük kapıları bile yanıp kül olmuştu.
Şöyle bir an düşündüğümüzde ne kadar ciddi bir sıkıntıda olduklarını fark edebiliyoruz, Türkiye’de ki tüm kiliseler yıkılmış olsa, Mesih inanlıları kaçırılmış ve köle edilmiş durumda olsa, ve toplanabilecek tek bir oda evimiz bile olmasa, ne durumda olurduk. Peki ya çocuklarınızı alıp uzaklara götürselerdi ve eşleriniz öldürülseydi, başınızı sokabilecek bir yeriniz olmasaydı. Lütfen düşünün birkaç saniye için. Bu utanç sadece duvarların yıkık olmasından kaynaklanmıyor, halk tüm bu sürgün, ölümler ve insanların durumundan dolayı yıkılmış hissediyor.
Nehemya’nın Acısı:Halkın acı her yere dağılmış olması ayrıca şehrin bir yıkıntı halinde olması Nehemya’nın kendini oruç ve duaya vermesine neden oluyor. 4. ayet günlerce yas tutup, dua ve oruçla Tanrı’ya yalvardığını söylüyor. Zor durumda olan bu halk için yalvarıyor. Tekrar bir yuva, tekrar bir bina, tekrar bir topluluk için sesleniyor Tanrı’ya. Hatta son birkaç ayette de tekrar görüyoruz bu duaları, bu sefer duasında Tanrı’ya ‘Kralın ona Yeruşalim kentini onarmasına izin vermesi için dua ediyor’. Sonuç olarak Nehemya birçok kişi gibi sabah 9 akşam 5 çalışan bir görevliydi. Onun için çalıştığı kişiye sorması gerekiyordu ve pozitif bir cevap vermesi için dua ediyordu. Nehemya Kraldan gitmek için izin istemeyi planlıyor, fakat paraları Alanya’da yeme planı yok. Yıkıntı olan Tanrı’nın halkının biricin şehrini tekrar inşa etmek ve halkın o şehirde tekrar güvende yaşamasını sağlamak için istiyor.
Nehemya’nın Tövbesi: Peki Yeruşalim’in bu acı veren durumunun neden meydana geldiğinin farkında mıyız? Neden Yeruşalim yerle bir oldu, neden halk sürgüne götürüldü, neden bir çoğu kaçmak zorunda kaldı? Nehemya bunu tövbesinde özetliyor. “İtiraf ediyorum” diye başlıyor sözlerine; biz günah işledik, kötülük yaptık, verdiğin kurallara uymadık. Eminim her birimiz aynı günahtan suçluyuz. Çünkü bizde İsrail halkı gibi yoldan saptık, Tanrı’dan uzaklaştık, onun sözlerini dinlemez olduk. Onlar gibi kötülük yaptık ve Tanrı’nın verdiği kurallara uymadık. İsrail gibi sürgün edilmedik ama Tanrı’nın yollarından uzaklaştık. Bazılarımız bir araya gelmekten vazgeçti. Bazılarımız hiç bu yoldan yürümeyi tercih etmedi. Nehemya Tanrı’ya tövbe ile yaklaştı ve halkı için af istedi.
Bugün burada olanlara bir sözüm var. Hepimiz günah işledik ve yoldan saptık, Tanrı hakkında aramaz olduk. Dünya’da kendi işlerimize ve hayatımıza göksel şeylerden daha fazla önem verdik. Bazılarımız hırsızlık yaptı, bazılarımız yalan söyledi, bazılarımız ahlaksız ilişkilere girdi. Bugün benimle aynı fikirdeyseniz ve kendinizi yorgun, yılmış, bitkin hissediyorsanız bu yüklerinizi Tanrı’nın önüne getirin. Yeri göğü ve içindeki her şeyi yaratan, her şeye egemen, sonsuz, sınırsız, sevgi dolu Tanrı sizinde yüklerinizi kaldırmaya hazır. Mesih İsa sizin günahlarımız için öldü, dirildi ve göklere alındı. Bizler onun akıttığı kan sayesinde sonsuz yaşama kavuşuyoruz. O kendini bizim kurtulmamız için feda etti. Bugün günahlarını tövbe edip Mesih İsa’yı kurtarıcısı olarak kabul eden herkes sonsuz yaşama ve Mesih’teki huzura kavuşur.
Mesih’i yüreklerinde Rab olarak kabul etmiş kardeşlerim, Nehemya’nın planladığı bu duvarı inşa edilemeyecek bir duvar değil. Bugün işlediğimiz günahları ardımızda bırakıp, yeniden ayağa kalkalım ve hedefe doğru emin adımlar atmaya başlayalım. Bir birlik olarak hepimiz elele onun Ruhu sayesinde, yavaş yavaş tuğlalar koymaya başlayabiliriz. Vaazdan sonra ellerinize kazma kürek verme planım falan yok o konuda içiniz rahat olsun, halihazırda küçük topluluğumuz için bir yerimiz var. Rab sayesinde ve onun onuru için inşa edilecek bina Mesih’in Kilisesidir, bu fiziksel bina değil ama Mesih İnanlılarının bir araya gelip, Rablerini yücelttikleri ve paydaşlık içinde oldukları bir topluluktur.
Nehemya’nın Umudu:Nehemya ilk önce ağladı bu halk için, sonra dua etti ve en sonunda da tövbe etti. Umarım Nehemya’nın burukluğunu sizde hissediyorsunuzdur yüreklerinizde. Bugün Türkiye dünya sıralamasında Hıristiyanlığı en az işitmiş olan birinci ülkedir. Türkiye’de milyonlarca insan hala Hıristiyanlığın gerçek öğretisini ve Hıristiyanların neye inandığını bilmiyor. Bu ülkede hala Hıristiyanlar zulüm görüyor. Ahlaksızlık ve bölücülük başta gelmek üzere bir çok şeyle suçlanıyoruz. Kilise’nin durumu insana burukluk veriyor gerçekten. Peki biz ne yapıyoruz?
Ne Yapmalıyız?
Nehemya’nın bir umudu vardı. Çünkü Tanrı’nın vaadini biliyordu. Eğer buyruklarımı özenle yerine getirirseniz, dünyanın öbür ucuna sürülmüş olsanız bile sizleri toplayıp seçtiğim yere, bulunacağım yere getireceğim. Benimde Tanrı’nın kendi kilisesini yeniden inşa edeceğine inancım var, hem de bir zamanlar Yeni Yaşam Kilisesinin toplandığı bu binada, hatta bu üzerinde vaaz ettiğim kürsü o topluluğundur. Eğer hep beraber dua edersek, aynı 11. ayette hep bir ağızdan aynı amaç için dua ettikleri gibi ve günahlarımıza sırt çevirip Tanrı’nın kurallarına ve ilkelerine uyarsak, bir araya gelmekten vazgeçmezsek, Tanrı kendi planı doğrultusunda bizleri yönlendirecek ve arzusu ise kendi halkını bu binada bereketleyecek ve bir beden olarak tutacaktır. Biz bugün elimize malalarımızı alıp tüm yüreğimizle Tanrı’ya yaklaşırsak, Mesih kendi kilisesini kendisi kuracaktır.