Duvarları Yeniden İnşa Etmek
Bölüm 3: Nehemya’nın Araştırmaları ve Karşı Çıkanlar, Nehemya 2:9-20 Kerem Koç, APK, 28 Şubat 2010
Geçen Haftaya Bakış:
Geçen hafta Nehemya’nın Kralına bir plan sunduğunu görmüştük, bu plana göre Nehemya Yeruşalim’e gidip atalarının kentini onarmak istediği anlatılıyordu. Bunun için Kral’dan izin ve gerekli olan şeyleri talep etti. Normal şartlarda bu isteğe karşı gelmesi beklenen Kral, Tanrı’nın yüreğini açmasıyla Nehemya’yı desteklemişti. Dualarının cevabını bulan Nehemya mutlu mesut bir şekilde yola çıkmak üzereydi. Bugün okuyacağımız bölümde geçen hafta çalıştığımız bölümün devamıdır ve Nehemya’nın Yeruşalim’e gidişinin ve orada başladığı işin öyküsüdür.
Okuma: Nehemya 2:9-20
Neh 2:9 Fırat'ın batı yakasındaki valilere gidip kralın mektuplarını verdim. Kral benimle birlikte komutanlar ve atlılar göndermişti.
Neh 2:10 Horonlu Sanballat ile Ammonlu görevlilerden Toviya, İsrail halkının iyiliği için birinin çalışmaya geldiğini duyunca çok sıkıldılar.
Neh 2:11 Yeruşalim'e gittim. Orada üç gün kaldıktan sonra,
Neh 2:12 gece kalkıp birkaç adamla birlikte işe koyuldum. Yeruşalim için yapacaklarıma ilişkin Tanrı'dan aldığım esini kimseye açıklamadım. Bindiğim hayvandan başka hayvan götürmemiştim.
Neh 2:13 Hâlâ karanlıktı. Dere Kapısı'ndan Ejder Pınarı'na, oradan Gübre Kapısı'na gittim. Yeruşalim'in yıkılan surlarını, yanıp kül olan kapılarını gözden geçirdim.
Neh 2:14 Sonra Pınar Kapısı'na, Kral Havuzu'na doğru gittim. Ne var ki, yol bindiğim hayvanın geçmesine uygun değildi.
Neh 2:15 Gece karanlığında dere boyunca ilerledim, surları gözden geçirip geri geldim. Sonunda Dere Kapısı'ndan girip yerime döndüm.
Neh 2:16 Yetkililer nereye gittiğimi, ne yaptığımı bilmiyorlardı. Çünkü Yahudiler'e, kâhinlere*, soylulara, yetkililere ve öteki görevlilere henüz hiçbir şey söylememiştim.
Neh 2:17 Sonra onlara, "İçine düştüğümüz yıkımı görüyorsunuz" dedim, "Yeruşalim yıkılmış, kapıları ateşe verilmiş. Gelin, Yeruşalim surlarını onaralım, utancımıza son verelim."
Neh 2:18 Onlara Tanrı'nın bana nasıl destek olduğunu ve kralın söylediklerini anlattım. Onlar da, "Haydi, onarmaya başlayalım" dediler. Var güçleriyle bu hayırlı işe başladılar.
Neh 2:19 Ama Horonlu Sanballat, Ammonlu görevlilerden Toviya, Arap Geşem yapacaklarımızı duyunca, bizi küçümseyip alay ettiler. "Ne yapıyorsunuz? Krala baş mı kaldırıyorsunuz?" dediler.
Neh 2:20 Onları şöyle yanıtladım: "Göklerin Tanrısı bizi başarılı kılacaktır. Biz O'nun kulları olarak onarımı başlatacağız. Ama sizin Yeruşalim üzerinde ne hakkınız, ne de payınız olacak, adınız bile anılmayacak."
Nehemya’nın Yeruşalim’e Gelişi:
Geçen haftada bahsettiğimiz gibi Kral Nehemya’nın yağını balını eksik etmiyor. Yanında komutanlar askerler destek kuvvetleri ile beraber yola gönderiyor. Tüm yol boyunca hayvanlarla veya yürüyerek devam ediyorlar. Nehemya’nın şehri onarma isteği o kadar güçlü ki aylarını yollarda geçirecek olması bile ona rahatsızlık vermiyor. Muhtemelen birkaç ay sürüyor bu yolculuk. Oysa ki günümüz şartlarında Susa şehrinden Yeruşalim’e Atlas Jet’le 49 TL’den 1.5 saatte varabilirde rahat rahat. Uzun yolculuk yapmış olanlar çok iyi bilirler, 7-8 saatten sonra artık yola çıktığına çıkacağına pişman olursun. Eşimle beraber Kanada’ya ilk gittiğimizde, toplamda 25-26 saat yollardaydık. Arkadaşımızın evine vardığımızda artık bitmiştik. Fakat Nehemya çağrısının ne olduğunu çok iyi biliyor ve bu ona dayanma gücü veriyor ve onu ayakta tutuyor. Nehemya ne olursa olsun çok yorulmuş olmalı çünkü Yeruşalim’e geldiğinde hem yorgunluktan hem de muhtemelen kafasında ki planlardan dolayı 3 gün izin veriyor kendine.
Nehemya Duvarları İnceliyor:
Tanrı’dan aldığı esini hiç kimseyle paylaşmamış olan Nehemya sadece halkı ve şehri gözlemlemeyi yeğliyor hem de dinleniyor bu arada. Bu 3 günün ardından gecenin bir vakti ay ışığı altında kalkıyor ve kimseye ses etmeden sadece bir iki adam alıp yola koyuluyor, amacı şehrin duvarlarını ve kapılarını gözden geçirmek. Bizim Ekrem kardeş gibi gece takılmayı seviyor herhalde Nehemya’da. Nehemya’yı taşıyan hayvanı -muhtemelen devesi- ile beraber Yeruşalim şehrinin batı ve güneyinde bulunan şehir kapılarını dolaşmaya başlıyor. Bülteninizin en başındaki fotoğrafta aslında Nehemya’nın gezdiği kapılardan bir tanesi, Gübre kapısının 1940lardaki restorasyondan önceki görüntüsüdür. Birçok kapıyı inceliyor ve hepsi yanmış kül olmuş durumda, şehir korumasız. Bu şehri düşündüğümüzde herhangi başka bir şehir gelmesin akıllarımıza, burası Tanrı’nın Tapınağı için seçtiği şehir (2. Krallar 23:27) ve Kutsal Kitap Tapınaktan bahsederken (1. Tarihler 28:2)buranın Tanrı’nın ayak basamağı olduğundan bahsediyor. Yani burası sadece bir şehir değil İsrail halkı için.
Elbette Eski Antlaşmasal Sembolizmi, bizim yaşadığımız Yeni Antlaşma ile karıştırmayalım, Tanrı’nın halkı artık yeni Antlaşmada artık coğrafi, politik, ekonomik bir ülke değil, fakat İsa Mesih’e inanan her bir birey bu halkın parçası ve Tapınağımız ise kendi bedenlerimizdir ve topluluğumuzda küçük bir şehir gibidir. Yeruşalim ayrıca gelecek daha önemli bir şehrin gölgesidir.
Nehemya gezisine devam ederken bir noktada hayvanından inip yürümeye başlıyor, çünkü yol hayvanı için uygun değil, tam kesin olmamakla beraber şehrin duvarlarının ve kapılarının yıkıntıları Nehemya’yı engellemiş olabilir. Nehemya yürüyerek iphone’una notlar almaya devam ediyor. Nehemya’nın yapmak istediği şey için dua etmiş, cevap almış, plan yapmış, gerekli izinleri almış, ama bunlara rağmen Nehemya iyi bir lider olarak işin en ince ayrıntısına kadar didikliyor. Attığı her adımda temkinli fakat bu işleri yavaş yapıyor demek değil. Çok eski bir Yunan sözü vardır, “Festina Lente”, Türkçesi “ağır ağır acele et” demektir. Bir şeye planlı, programlı, düzgün bir şekilde hazırladıktan sonra hızlı bir biçimde bitir anlamına gelir. Hatta bu söz o kadar beğenilmiştir ki Cezar Augustus, Cezar Vespasian ve İlahiyatçı Erasmus gibi önemli insanlar tarafından kullanılmıştır. Nehemya’nın yaptığıda bir nevi budur. Gerektiği gibi hazırlandıktan sonra işe koyulmak için uzun süreler beklememiştir. Yıkık duvarları onarmak için çalışmalara başlamıştır.
Her birimizi hayatlarında böyle yıkık duvarlar oluyor sanırım, tekrar inşa etmek istiyoruz ama maalesef olmuyor. Maddiyat, hastalıklar, ailevi problemler, hayatsal kaygılar, iş devamlı olarak üzerimize yıkılan bir duvar gibi oluyor, bizi eziyor, nefes almamıza izin vermiyorlar.
İnşa’ya Karşı Çıkanlar:
Sadece bu da değil, hayatlarımızda başka engellerde oluyor, çıkarcı patronlar, rakipler, kötülüğümüzü isteyen kişiler. Nehemya bununla da baş etmek zorunda kalıyor. Ayetlere baktığımızda, Nehemya şehre gelir gelmez, Horonlu Sanbalat ve Ammonlu Toviya adında iki kişinin ona karşı çıktığını görüyoruz, bu kişiler İsrail halkının iyiliğini istemiyorlardı. Horonlu (Samiriyeli) Sanbalat, Ammonlu (Günümüz Ürdün ülkesidir ve başkenti Amman’dır) Toviya ve Arap Geşem adında 3 kişinin devamlı olarak Nehemya’ya sıkıntı verip, duvarların yapımını engellemeye çalıştıklarını göreceğiz kitap boyu. Bu üç kişi Kuzey’den, güney’den ve güneydoğu’dan gelen İsrail halkının düşmanları, hatta Kutsal Kitabın çeşitli yerlerinde bu problemler görünüyor. Nehemya şehre girer girmez, yüklenmeye başlıyorlar ve Nehemya ilk taşı duvara koyduğu anda suçlamaya başlıyorlar. Böyle insanlar her yerde var sanırım, kendi zenginlikleri ve mutlulukları için uğraşan ve diğerlerini ezmeye çalışan. Her an teşvikimizi kırmaya çalışan ya da yaptığımız işe karşı gelen.
Başlayalım:
Netice olarak bu 3 günün sonunda Nehemya planlarını Yeruşalim’de ki Yahudilere, önderlere, kahinlere, görevlilere açıklıyor. “Halimizi görüyorsunuz, duvarlarımız yıkık, kapılarımız yanmış ve bir utanç içindeyiz. Gelin hep beraber bu duvarları onaralım, utancımıza son verelim, yeniden beraber ayakta duralım”. Nehemya ayrıca Tanrı’nın ve Kralın desteğinden bahsediyor ve halk buna inanmış olmalı ki bunun üzerine hep beraber büyük bir teşvikle duvarı onarmaya başlıyorlar. Tüm güçleri ile işe başladıklarından bahsediyor Nehemya. Unutmayalım onarmaya çalıştıkları yer 25 metrekarelik bir oda değil. 7-8 metre yüksekliğinde, 1,5-2 metre kalınlığında, 2-3 km ile çevrili, 141 yıldır ayakta olmayan bir yapı. Büyük iş araçları, kepçeleri, kamyonları yok, ama Rabbin aracılığıyla inşa edileceğine güvenceleri tam. Nehemya aracılığıyla Tanrı’dan gelen mesaj onlar için yeterli.
Her ne kadar, düşmanlardan hâlihazırda bahsetmiş olsak da bu noktada bu üç düşmanın tekrar ortaya çıkıp suçlamaya başladıklarından bahsetmek istiyorum. Bu kişiler gelip “Ne yapıyorsunuz? Krala karşımı çıkıyorsunuz?” diyerek kişileri caydırma politikası yapmaya çalışmışlardır fakat Nehemya Tanrı’nın kendi kullarını başarılı kılacağını söylemiştir, hiçbir şekilde dışarıdan gelen sözlere kulak asmamıştır. Çünkü Nehemya ne yapmak için çağırıldığını çok iyi biliyor ve arkasında yeri göğü yaratan yüce bir Tanrı var, üç tane Tanrı tanımaz düzenbazın oyunları Nehemya’yı planından caydırmıyor.
Sonuç:
Nehemya şehre geldiğinde duvarları denetlemiş ve halk ile görüşüp hemen işe başlamıştır. Tabii ki bunu yapma için uzun bir süre dua etmiş ve plan yapmıştır. Nehemya daha şehre ilk adımını atmasıyla başlayan problemler, ilk taşı koymasıyla iyice artmıştır.
Az önce bahsetmiştik, her birimizin yıkık duvarları var ve zaman zaman bu sıkıntılarla boğuşuyoruz. Bazen insanlar tarafından teşvikimiz kırılıyor ya da düşman kazanıyoruz. Peki, ne yapıyoruz bu gibi durumlarda, teşvikimiz kırıldığı zaman, bize karşı olanları gördüğümüz zaman, pes edip arkamızı mı dönüyoruz? Yoksa Tanrı’ya yüreklerimizi açıp onun arzusu doğrultusunda, dimdik ayakta durup yaptığımız plana uygun hareket edip, incelediğimiz yıkık duvarların inşası için ümitle başlıyor muyuz? Bu prensip tüm hayatta geçerli olan bir prensiptir, sadece Hıristiyanlar için değil ama biraz farklı bir biçimde olsa da Hıristiyan olmayanlar içinde geçerli. Sorunu incelemek ve ne olduğunu iyi bir şekilde anladıktan sonra, çözümünü aramak ve bize karşı olabilecek her zorluğa karşı koymak, sadece bir Hıristiyan eylemi değildir. Her insan için geçerli olan bir durumdur.
Fakat bir Hıristiyan’ın inandığı gerçek şudur ki, tüm bu sıkıntıların, denenmelerin, karşıtlıkların olduğu yerde tek bir ümidimiz vardır; her şeye Egemen, sevgisi sonsuz, lütufkâr Tanrı ve Oğlu Mesih İsa aracılığıyla, ona inananları kurtarır ve Ruhu aracılığıyla esenlik verir. Günün sonunda bir Hıristiyan’ın ümidi Mesih İsa’nın tekrar göklerde görünecek ve halkına sonsuz yaşamı verecek olmasıdır ve -ilginç bir sembol- bundan sonra Tanrı’nın halkı dünyasal Yeruşalim’e değil fakat Göksel Yeruşalim’e yani Tanrı’nın konutu olan cennete gidecektir.
Aynı prensip Kilisemiz içinde geçerli. Mesih İsa’ya yüreğini açıp duada duran, yönlendirişine kulak veren, sıkıntılarda sırtını değil ama yüzünü Rabbe dönen, kendi hatalarını inceleyip ders alan, beraber bir şekilde hareket eden ve Mesih’i yüceltmek için yaşayan bir topluluk Rab tarafından bereketlenecektir. Sıkıntılar her zaman olacaktır. Bugün Türkiye’de küçücük bir kilise var, 3000 kişiden fazla olmayan bu kilise ayakta durabilmek için çabalıyor. Kilise sıkıntılar, zorluklar içinde, hatta ölümle yüzleşiyor. Unutmamalıyız ki Hıristiyanlar için problemler ölüp Rabbe kavuşana kadar bitmeyecek. Hatta bir ilahiyatçı şöyle diyor, “Hıristiyan; Her zaman korkusuz, daima sevinçli ve devamlı sıkıntılarla karşılaşan kişidir”.
Yakup 1:2-4 Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğinizde bunu büyük sevinçle karşılayın.Çünkü bilirsiniz ki, imanınızın sınanması dayanma gücünü yaratır.Dayanma gücü de, hiçbir eksiği olmayan, olgun, yetkin kişiler olmanız için tam bir etkinliğe erişsin.
Tanrı bazen esenlik ve teşvikle bazense hiçbir eksiği olmayan, olgun, yetkin kişiler ve kilise olabilmemiz için zorluklarla bereketler. Bizim yapmamız gereken her zaman korkusuz ve daima sevinçli, iman yolunda büyüyen inanlılar olmak. Böylece sorunlarımızı araştırıp çözebilir, karşı gelmelere karşı dimdik durabilir ve beraber Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih için hizmet edebiliriz.
Geçen Haftaya Bakış:
Geçen hafta Nehemya’nın Kralına bir plan sunduğunu görmüştük, bu plana göre Nehemya Yeruşalim’e gidip atalarının kentini onarmak istediği anlatılıyordu. Bunun için Kral’dan izin ve gerekli olan şeyleri talep etti. Normal şartlarda bu isteğe karşı gelmesi beklenen Kral, Tanrı’nın yüreğini açmasıyla Nehemya’yı desteklemişti. Dualarının cevabını bulan Nehemya mutlu mesut bir şekilde yola çıkmak üzereydi. Bugün okuyacağımız bölümde geçen hafta çalıştığımız bölümün devamıdır ve Nehemya’nın Yeruşalim’e gidişinin ve orada başladığı işin öyküsüdür.
Okuma: Nehemya 2:9-20
Neh 2:9 Fırat'ın batı yakasındaki valilere gidip kralın mektuplarını verdim. Kral benimle birlikte komutanlar ve atlılar göndermişti.
Neh 2:10 Horonlu Sanballat ile Ammonlu görevlilerden Toviya, İsrail halkının iyiliği için birinin çalışmaya geldiğini duyunca çok sıkıldılar.
Neh 2:11 Yeruşalim'e gittim. Orada üç gün kaldıktan sonra,
Neh 2:12 gece kalkıp birkaç adamla birlikte işe koyuldum. Yeruşalim için yapacaklarıma ilişkin Tanrı'dan aldığım esini kimseye açıklamadım. Bindiğim hayvandan başka hayvan götürmemiştim.
Neh 2:13 Hâlâ karanlıktı. Dere Kapısı'ndan Ejder Pınarı'na, oradan Gübre Kapısı'na gittim. Yeruşalim'in yıkılan surlarını, yanıp kül olan kapılarını gözden geçirdim.
Neh 2:14 Sonra Pınar Kapısı'na, Kral Havuzu'na doğru gittim. Ne var ki, yol bindiğim hayvanın geçmesine uygun değildi.
Neh 2:15 Gece karanlığında dere boyunca ilerledim, surları gözden geçirip geri geldim. Sonunda Dere Kapısı'ndan girip yerime döndüm.
Neh 2:16 Yetkililer nereye gittiğimi, ne yaptığımı bilmiyorlardı. Çünkü Yahudiler'e, kâhinlere*, soylulara, yetkililere ve öteki görevlilere henüz hiçbir şey söylememiştim.
Neh 2:17 Sonra onlara, "İçine düştüğümüz yıkımı görüyorsunuz" dedim, "Yeruşalim yıkılmış, kapıları ateşe verilmiş. Gelin, Yeruşalim surlarını onaralım, utancımıza son verelim."
Neh 2:18 Onlara Tanrı'nın bana nasıl destek olduğunu ve kralın söylediklerini anlattım. Onlar da, "Haydi, onarmaya başlayalım" dediler. Var güçleriyle bu hayırlı işe başladılar.
Neh 2:19 Ama Horonlu Sanballat, Ammonlu görevlilerden Toviya, Arap Geşem yapacaklarımızı duyunca, bizi küçümseyip alay ettiler. "Ne yapıyorsunuz? Krala baş mı kaldırıyorsunuz?" dediler.
Neh 2:20 Onları şöyle yanıtladım: "Göklerin Tanrısı bizi başarılı kılacaktır. Biz O'nun kulları olarak onarımı başlatacağız. Ama sizin Yeruşalim üzerinde ne hakkınız, ne de payınız olacak, adınız bile anılmayacak."
Nehemya’nın Yeruşalim’e Gelişi:
Geçen haftada bahsettiğimiz gibi Kral Nehemya’nın yağını balını eksik etmiyor. Yanında komutanlar askerler destek kuvvetleri ile beraber yola gönderiyor. Tüm yol boyunca hayvanlarla veya yürüyerek devam ediyorlar. Nehemya’nın şehri onarma isteği o kadar güçlü ki aylarını yollarda geçirecek olması bile ona rahatsızlık vermiyor. Muhtemelen birkaç ay sürüyor bu yolculuk. Oysa ki günümüz şartlarında Susa şehrinden Yeruşalim’e Atlas Jet’le 49 TL’den 1.5 saatte varabilirde rahat rahat. Uzun yolculuk yapmış olanlar çok iyi bilirler, 7-8 saatten sonra artık yola çıktığına çıkacağına pişman olursun. Eşimle beraber Kanada’ya ilk gittiğimizde, toplamda 25-26 saat yollardaydık. Arkadaşımızın evine vardığımızda artık bitmiştik. Fakat Nehemya çağrısının ne olduğunu çok iyi biliyor ve bu ona dayanma gücü veriyor ve onu ayakta tutuyor. Nehemya ne olursa olsun çok yorulmuş olmalı çünkü Yeruşalim’e geldiğinde hem yorgunluktan hem de muhtemelen kafasında ki planlardan dolayı 3 gün izin veriyor kendine.
Nehemya Duvarları İnceliyor:
Tanrı’dan aldığı esini hiç kimseyle paylaşmamış olan Nehemya sadece halkı ve şehri gözlemlemeyi yeğliyor hem de dinleniyor bu arada. Bu 3 günün ardından gecenin bir vakti ay ışığı altında kalkıyor ve kimseye ses etmeden sadece bir iki adam alıp yola koyuluyor, amacı şehrin duvarlarını ve kapılarını gözden geçirmek. Bizim Ekrem kardeş gibi gece takılmayı seviyor herhalde Nehemya’da. Nehemya’yı taşıyan hayvanı -muhtemelen devesi- ile beraber Yeruşalim şehrinin batı ve güneyinde bulunan şehir kapılarını dolaşmaya başlıyor. Bülteninizin en başındaki fotoğrafta aslında Nehemya’nın gezdiği kapılardan bir tanesi, Gübre kapısının 1940lardaki restorasyondan önceki görüntüsüdür. Birçok kapıyı inceliyor ve hepsi yanmış kül olmuş durumda, şehir korumasız. Bu şehri düşündüğümüzde herhangi başka bir şehir gelmesin akıllarımıza, burası Tanrı’nın Tapınağı için seçtiği şehir (2. Krallar 23:27) ve Kutsal Kitap Tapınaktan bahsederken (1. Tarihler 28:2)buranın Tanrı’nın ayak basamağı olduğundan bahsediyor. Yani burası sadece bir şehir değil İsrail halkı için.
Elbette Eski Antlaşmasal Sembolizmi, bizim yaşadığımız Yeni Antlaşma ile karıştırmayalım, Tanrı’nın halkı artık yeni Antlaşmada artık coğrafi, politik, ekonomik bir ülke değil, fakat İsa Mesih’e inanan her bir birey bu halkın parçası ve Tapınağımız ise kendi bedenlerimizdir ve topluluğumuzda küçük bir şehir gibidir. Yeruşalim ayrıca gelecek daha önemli bir şehrin gölgesidir.
Nehemya gezisine devam ederken bir noktada hayvanından inip yürümeye başlıyor, çünkü yol hayvanı için uygun değil, tam kesin olmamakla beraber şehrin duvarlarının ve kapılarının yıkıntıları Nehemya’yı engellemiş olabilir. Nehemya yürüyerek iphone’una notlar almaya devam ediyor. Nehemya’nın yapmak istediği şey için dua etmiş, cevap almış, plan yapmış, gerekli izinleri almış, ama bunlara rağmen Nehemya iyi bir lider olarak işin en ince ayrıntısına kadar didikliyor. Attığı her adımda temkinli fakat bu işleri yavaş yapıyor demek değil. Çok eski bir Yunan sözü vardır, “Festina Lente”, Türkçesi “ağır ağır acele et” demektir. Bir şeye planlı, programlı, düzgün bir şekilde hazırladıktan sonra hızlı bir biçimde bitir anlamına gelir. Hatta bu söz o kadar beğenilmiştir ki Cezar Augustus, Cezar Vespasian ve İlahiyatçı Erasmus gibi önemli insanlar tarafından kullanılmıştır. Nehemya’nın yaptığıda bir nevi budur. Gerektiği gibi hazırlandıktan sonra işe koyulmak için uzun süreler beklememiştir. Yıkık duvarları onarmak için çalışmalara başlamıştır.
Her birimizi hayatlarında böyle yıkık duvarlar oluyor sanırım, tekrar inşa etmek istiyoruz ama maalesef olmuyor. Maddiyat, hastalıklar, ailevi problemler, hayatsal kaygılar, iş devamlı olarak üzerimize yıkılan bir duvar gibi oluyor, bizi eziyor, nefes almamıza izin vermiyorlar.
İnşa’ya Karşı Çıkanlar:
Sadece bu da değil, hayatlarımızda başka engellerde oluyor, çıkarcı patronlar, rakipler, kötülüğümüzü isteyen kişiler. Nehemya bununla da baş etmek zorunda kalıyor. Ayetlere baktığımızda, Nehemya şehre gelir gelmez, Horonlu Sanbalat ve Ammonlu Toviya adında iki kişinin ona karşı çıktığını görüyoruz, bu kişiler İsrail halkının iyiliğini istemiyorlardı. Horonlu (Samiriyeli) Sanbalat, Ammonlu (Günümüz Ürdün ülkesidir ve başkenti Amman’dır) Toviya ve Arap Geşem adında 3 kişinin devamlı olarak Nehemya’ya sıkıntı verip, duvarların yapımını engellemeye çalıştıklarını göreceğiz kitap boyu. Bu üç kişi Kuzey’den, güney’den ve güneydoğu’dan gelen İsrail halkının düşmanları, hatta Kutsal Kitabın çeşitli yerlerinde bu problemler görünüyor. Nehemya şehre girer girmez, yüklenmeye başlıyorlar ve Nehemya ilk taşı duvara koyduğu anda suçlamaya başlıyorlar. Böyle insanlar her yerde var sanırım, kendi zenginlikleri ve mutlulukları için uğraşan ve diğerlerini ezmeye çalışan. Her an teşvikimizi kırmaya çalışan ya da yaptığımız işe karşı gelen.
Başlayalım:
Netice olarak bu 3 günün sonunda Nehemya planlarını Yeruşalim’de ki Yahudilere, önderlere, kahinlere, görevlilere açıklıyor. “Halimizi görüyorsunuz, duvarlarımız yıkık, kapılarımız yanmış ve bir utanç içindeyiz. Gelin hep beraber bu duvarları onaralım, utancımıza son verelim, yeniden beraber ayakta duralım”. Nehemya ayrıca Tanrı’nın ve Kralın desteğinden bahsediyor ve halk buna inanmış olmalı ki bunun üzerine hep beraber büyük bir teşvikle duvarı onarmaya başlıyorlar. Tüm güçleri ile işe başladıklarından bahsediyor Nehemya. Unutmayalım onarmaya çalıştıkları yer 25 metrekarelik bir oda değil. 7-8 metre yüksekliğinde, 1,5-2 metre kalınlığında, 2-3 km ile çevrili, 141 yıldır ayakta olmayan bir yapı. Büyük iş araçları, kepçeleri, kamyonları yok, ama Rabbin aracılığıyla inşa edileceğine güvenceleri tam. Nehemya aracılığıyla Tanrı’dan gelen mesaj onlar için yeterli.
Her ne kadar, düşmanlardan hâlihazırda bahsetmiş olsak da bu noktada bu üç düşmanın tekrar ortaya çıkıp suçlamaya başladıklarından bahsetmek istiyorum. Bu kişiler gelip “Ne yapıyorsunuz? Krala karşımı çıkıyorsunuz?” diyerek kişileri caydırma politikası yapmaya çalışmışlardır fakat Nehemya Tanrı’nın kendi kullarını başarılı kılacağını söylemiştir, hiçbir şekilde dışarıdan gelen sözlere kulak asmamıştır. Çünkü Nehemya ne yapmak için çağırıldığını çok iyi biliyor ve arkasında yeri göğü yaratan yüce bir Tanrı var, üç tane Tanrı tanımaz düzenbazın oyunları Nehemya’yı planından caydırmıyor.
Sonuç:
Nehemya şehre geldiğinde duvarları denetlemiş ve halk ile görüşüp hemen işe başlamıştır. Tabii ki bunu yapma için uzun bir süre dua etmiş ve plan yapmıştır. Nehemya daha şehre ilk adımını atmasıyla başlayan problemler, ilk taşı koymasıyla iyice artmıştır.
Az önce bahsetmiştik, her birimizin yıkık duvarları var ve zaman zaman bu sıkıntılarla boğuşuyoruz. Bazen insanlar tarafından teşvikimiz kırılıyor ya da düşman kazanıyoruz. Peki, ne yapıyoruz bu gibi durumlarda, teşvikimiz kırıldığı zaman, bize karşı olanları gördüğümüz zaman, pes edip arkamızı mı dönüyoruz? Yoksa Tanrı’ya yüreklerimizi açıp onun arzusu doğrultusunda, dimdik ayakta durup yaptığımız plana uygun hareket edip, incelediğimiz yıkık duvarların inşası için ümitle başlıyor muyuz? Bu prensip tüm hayatta geçerli olan bir prensiptir, sadece Hıristiyanlar için değil ama biraz farklı bir biçimde olsa da Hıristiyan olmayanlar içinde geçerli. Sorunu incelemek ve ne olduğunu iyi bir şekilde anladıktan sonra, çözümünü aramak ve bize karşı olabilecek her zorluğa karşı koymak, sadece bir Hıristiyan eylemi değildir. Her insan için geçerli olan bir durumdur.
Fakat bir Hıristiyan’ın inandığı gerçek şudur ki, tüm bu sıkıntıların, denenmelerin, karşıtlıkların olduğu yerde tek bir ümidimiz vardır; her şeye Egemen, sevgisi sonsuz, lütufkâr Tanrı ve Oğlu Mesih İsa aracılığıyla, ona inananları kurtarır ve Ruhu aracılığıyla esenlik verir. Günün sonunda bir Hıristiyan’ın ümidi Mesih İsa’nın tekrar göklerde görünecek ve halkına sonsuz yaşamı verecek olmasıdır ve -ilginç bir sembol- bundan sonra Tanrı’nın halkı dünyasal Yeruşalim’e değil fakat Göksel Yeruşalim’e yani Tanrı’nın konutu olan cennete gidecektir.
Aynı prensip Kilisemiz içinde geçerli. Mesih İsa’ya yüreğini açıp duada duran, yönlendirişine kulak veren, sıkıntılarda sırtını değil ama yüzünü Rabbe dönen, kendi hatalarını inceleyip ders alan, beraber bir şekilde hareket eden ve Mesih’i yüceltmek için yaşayan bir topluluk Rab tarafından bereketlenecektir. Sıkıntılar her zaman olacaktır. Bugün Türkiye’de küçücük bir kilise var, 3000 kişiden fazla olmayan bu kilise ayakta durabilmek için çabalıyor. Kilise sıkıntılar, zorluklar içinde, hatta ölümle yüzleşiyor. Unutmamalıyız ki Hıristiyanlar için problemler ölüp Rabbe kavuşana kadar bitmeyecek. Hatta bir ilahiyatçı şöyle diyor, “Hıristiyan; Her zaman korkusuz, daima sevinçli ve devamlı sıkıntılarla karşılaşan kişidir”.
Yakup 1:2-4 Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğinizde bunu büyük sevinçle karşılayın.Çünkü bilirsiniz ki, imanınızın sınanması dayanma gücünü yaratır.Dayanma gücü de, hiçbir eksiği olmayan, olgun, yetkin kişiler olmanız için tam bir etkinliğe erişsin.
Tanrı bazen esenlik ve teşvikle bazense hiçbir eksiği olmayan, olgun, yetkin kişiler ve kilise olabilmemiz için zorluklarla bereketler. Bizim yapmamız gereken her zaman korkusuz ve daima sevinçli, iman yolunda büyüyen inanlılar olmak. Böylece sorunlarımızı araştırıp çözebilir, karşı gelmelere karşı dimdik durabilir ve beraber Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih için hizmet edebiliriz.
Gübre Kapısı - Nehemya 3:13-14