Duvarları Yeniden İnşa Etmek
Bölüm 5: Kılıç ve Mala,Nehemya 4:1-23 Kerem Koç, APK, 14 Mart 2010
Geçen Hafta:
İsterseniz biraz gerilere gidip, Nehemya kitabının en başında itibaren özetleyelim bu hafta. Nehemya, Sus şehrinde yaşayan ve Kral için çalışan bir hizmetliydi. İşi bir nevi baş garsonluktu, Kralın ve kraliyet ailesinin içeceklerini getirmek ve aynı zamanda bu içeceklerin güvenli olup olmadıklarını kontrol etmekle yükümlüydü. Bir gün Nehemya Tanrı’dan aldığı esin uyarınca, tekrar atalarının ailesinin şehrine dönüp kentin duvarlarını onarmak istiyor. Böylece halkı tekrar eski ferahına ulaşacak ve şehir güvenli bir yer haline gelecek. Bunun üzerine; çalıştığı ülkenin kralına “paraya, askere, oduna, uzun bir izine ve gideceğini bölgede politik bir güce ihtiyacı olduğunu ve ona yardım edip edemeyeceğini soruyor”. İnanılamayacak bir şekilde izin veriyor Pers Kralı ve hiç beklenmedik bir biçimde “gidebilirsin, hatta sana destek olacağım” diyor. Keşke herkesin patronu böyle olsa. “Patron benim İstanbul’a gidip ananemin eski evini inşa etmek gerekiyor, evin inşası için paraya, adama, oduna ve 6 ay izine ücretli izine ihtiyacım var”, “ooo tabii canım, sen hiç merak etme, hatta seni arabamla bırakırım İstanbul’a kadar”. Fakat Tanrı, Pers Kralının yüreğini yumuşatıyor ve bu iş gerçekten hiç beklemediğimiz bir biçimde bereketleniyor. Bunun üzerine Nehemya Sus şehrinden yola çıkıyor ve yaklaşın 1500-1600 kilometre yol kat ettikten sonra Yeruşalim kendine, yani atalarının şehrine geliyor. Geldikten birkaç gün sonra, şehrin duvarlarını inceliyor ve halkı hep beraber duvarları tekrar inşa etmeleri için teşvik ediyor. Tanrı’dan geldiğine inandıkları bu sözler üzerine halk büyük bir sevinçle duvarları inşa etmeye başlıyor, her bir birey alçakgönüllü bir biçimde hizmet ediyor inandıkları amaç uğruna. Tabii ki bu yapıma karşı çıkan bir grup insanda oluyor ve kendi çıkarları için bu inşayı durdurmaya çalışıyorlar. Bu hafta Nehemya ve halkın yaptığı inşaya karşı çıkan kişilerin oyunlarını görüyoruz.
Okuma: Nehemya 4:1-23
Neh 4:1 Sanballat surları onardığımızı duyunca öfkeden deliye döndü. Bizimle alay etmeye başladı.
Neh 4:2 Dostlarının ve Samiriye ordusunun önünde, "Bu zavallı Yahudiler ne yaptıklarını sanıyorlar?" dedi, "Onlara izin verirler mi? Kurban mı kesecekler? Bir günde mi bitirecekler? Küle dönmüş molozların arasından taşları mı canlandıracaklar?"
Neh 4:3 Yanında duran Ammonlu Toviya, "Yaptıkları şu taş duvara bak!" dedi, "Üzerine bir tilki çıksa yıkılır."
Neh 4:4 O zaman şöyle dua ettim: "Ey Tanrımız, bize kulak ver! Hor görüyorlar bizi. Onların aşağılamalarını kendi başlarına döndür. Sürüldükleri ülkede yağmaya uğrasınlar.
Neh 4:5 Suçlarını bağışlama, günahlarını unutma. Çünkü biz çalışanları aşağıladılar."
Neh 4:6 Surun onarımına devam ettik; yarı yüksekliğe kadar suru tamamladık. Çünkü herkes canla başla çalışıyordu.
Neh 4:7 Sanballat, Toviya, Araplar, Ammonlular ve Aşdotlular Yeruşalim surlarındaki onarımın ilerlediğini, gediklerin kapanmaya başladığını duyunca çok öfkelendiler.
Neh 4:8 Hepsi bir araya gelerek Yeruşalim'e karşı savaşmak ve kentte karışıklık çıkarmak için düzen kurdular.
Neh 4:9 Ama biz Tanrımız'a dua ettik ve gece gündüz onları gözetlesinler diye nöbetçiler diktik.
Neh 4:10 O sırada Yahudalılar, "Yük taşıyanların gücü tükendi" dediler, "O kadar moloz var ki, artık surların onarımını sürdüremiyoruz."
Neh 4:11 Düşmanlarımız ise, "Onlar anlamadan, bizi görmeden aralarına girip hepsini öldürerek bu işe son verelim" diye düşünüyorlardı.
Neh 4:12 Çevrede yaşayan Yahudiler gelip on kez bizi uyardılar. "Yanımıza gelin, yoksa size her yönden saldıracaklar" dediler.
Neh 4:13 Bu yüzden, surların en alçak yerlerinin arkasına, tamamlanmamış yerlere, çeşitli boylardan kılıçlı, mızraklı, yaylı adamlar yerleştirdim.
Neh 4:14 Durumu görünce ayağa kalktım; soylulara, görevlilere ve geri kalan herkese, "Onlardan korkmayın!" dedim, "Yüce ve görkemli Rab'bi anımsayın. Kardeşleriniz, oğullarınız, kızlarınız, karılarınız, evleriniz için savaşın."
Neh 4:15 Kurdukları düzeni anladığımız düşmanlarımızın kulağına gitti. Tanrı düzenlerini boşa çıkarmıştı. O zaman hepimiz surlara, işimizin başına döndük.
Neh 4:16 O günden sonra adamlarımın yarısı çalışırken öbür yarısı mızraklı, kalkanlı, yaylı ve zırhlı olarak nöbet tuttu. Önderler Yahudalılar'ın arkasında yer almıştı.
Neh 4:17 Duvarcılar, yükleri taşıyanlar, yükleyenler bir eliyle çalışıyor, bir eliyle silah tutuyordu.
Neh 4:18 Yapıcılar kılıç kuşanmış, öyle çalışıyorlardı. Boru çalansa benim yanımdaydı.
Neh 4:19 Soylulara, görevlilere ve geri kalan herkese, "İş çok büyük ve dağınık" dedim, "Surların üzerinde her birimiz ayrı yerde, birbirimizden uzaktayız.
Neh 4:20 Nereden boru sesini işitirseniz, orada bize katılın. Tanrımız bizim için savaşacak."
Neh 4:21 İşte böyle çalışıyorduk. Yarımız gün doğumundan yıldızlar görünene kadar mızraklarla nöbet tutuyordu.
Neh 4:22 O sırada halka, "Herkes geceyi yardımcısıyla birlikte Yeruşalim'de geçirsin" dedim, "Gece bizim için nöbet tutsunlar, gündüz de çalışsınlar."
Neh 4:23 Ne ben, ne kardeşlerim, ne adamlarım, ne de yanımdaki nöbetçiler, giysilerimizi çıkarmadık. Herkes suya bile silahıyla gitti.
Giriş:
Okuduğumuz bu bölümde Nehemya ve halkın devamlı problemler yaşadıklarını ve bu problemlere nasıl cevaplar bulduklarını görüyoruz. Bildiğiniz gibi daha önce Nehemya’nın düşmanlarından bahsetmiştik ve bu adamlar sürekli olarak problem çıkartmaya başlamışlardı. Yine bu düşmanlar ortaya çıktı ve bu sefer çok daha ciddi işler peşindeler.
Problem 1- Alay ve Aşağılama:
Şehir duvarları yavaş yavaş, bir araya gelmeye başlamış ve duvarlar yükselmeye başlamıştı, bunu duyan Sanbalat –düşman- çok öfkelenmişti. Halkla dalga geçmeye ve aşağılamaya başladılar. Her zaman yaptığın işe burnunu sokan birileri vardır ya, bu adamlarda böyle. Astsubay emeklisi gibi, “orası olmamış”, “köşelere daha fazla harç koyun”, “yavaş kardeşim”, “yavaş kıracaksın taşıyorum derken”. Adamı bıktırıp yıldırırlar, öyle sıkılırsın ki devam etmek istemezsin. Bu insanlarda kendi planları uyarınca bu dalga geçme, aşağılama politikasını deniyorlar. Yanında duran Toviya’da ekliyor “Bu duvarlarda tilki yürüse yıkılır” diye, Tilki çok sinsi bir hayvan ve çok dikkatli ses çıkartmadan yürür, Zeki Toviya’nın demek istediği de o yani “Tilki gibi sinsi yürüyen bir hayvan bile duramaz bu duvarın üzerinde”
Cevap 1- Dua ve Çalışmaya Devam:
Nehemya dua ederek cevaplıyor bu aşağılamaları. Nehemya’nın duası aslında biraz bize yabancı ve anlaması zor gelebilir, özellikle eski antlaşma kitaplarında gördüğümüz bu dua biçimi, aslında nefretten yada öç alma hırsından kaynaklanan bir dua değil fakat Tanrı’nın halkına karşı gelip, Tanrı’nın yüceliğini görmezden gelen halk için yargı isteyen bir duadır. Tanrı’nın aynı onlarla dalga geçildiği gibi geçmesini istiyor. Tabii ki O zamanlar Tanrı’nın halkı politik bir devletti, günümüzde ise ülkeler Tanrı’nın topluluğu diye anılmıyor fakat, herhangi bir kişi İsa Mesih’e inanmasıyla bu toplulukta oluyor". Nehemya “biz çalışanları sana hizmet edenleri aşağıladılar” diyor, yani Rabbe hizmet etmek isteyen onu yüceltmek isteyen halkı zor durumda bırakıyorlar. Nehemya bir kötülük yaparak cevap vermiyor yada dönüp aşağılamıyor onların yaptığı gibi fakat, “Rab sen bize yardım et diye dua ediyor, onlarda bizim çektiğimiz sıkıntıları çeksin” diyor. Tüm bu duaların ardından ne yapıyor halk, teşvikleri kırılıp, sıkılıp, yılıp işlerini bırakıyorlar mı? Hayır. Sapasağlam devam ediyorlar, daha canla başla çalışıyorlar. Düşündükleri ve uyguladıkları plan için, aileleri, çocukları için, güvenlikleri evleri için duvarları inşa etmeye devam ediyorlar. Hatta duvarları -surları- yarı yüksekliğe kadar tamamlıyorlar.
Problem 2- Öfkelenip Düzen Kurma
Surların bu kadar yükseldiğini gören düşmanlar kuduruyor öfkeden tabii, artık dalga geçme ile halkın pes etmeyeceğini anlayan düşmanlar, bir plan yapıp halkta karışıklık çıkartmak ve gerekirse savaşmak istiyor. Artık niyeti bozuyorlar bu adamlar. Nehemya geldiğinden beri hem ona hem halka zorluk çıkartmaya başlayan bu kişiler, işlerin yarılanmasıyla, Yeruşalim şehrinin tekrar eskisi gibi güçlü ve savunulabilir bir yer olmasından korkuyorlar, çünkü bunlar onların işine gelmiyor.
Cevap 2- Dua, Önlem ve Çalışmaya Devam:
İşler bu kadar karışmış olmasına rağmen Nehemya yine bu sıkıntılar karşısında dua ile duruyor. Fakat duanın bu kadar tehlikeli bir durumda yapılacak tek şey olmadığını biliyor. Bunun için gerekli olan önlemleri almaktan da geri durmuyor. Bu bir anlamda düşmanlar için bir gözdağı oluyor. Yani Nehemya “biz buradayız ve gece gündüz, adamlarımız tetikte bekleyecek, biz yaptığımız işe inanıyoruz”. Yani bir nevi eğer bize saldırırsanız, başarılı olamayacaksınız, çünkü Rab bizimledir mesajı bu. Nehemya ne yapıyor, hem dua ediyor hem de önlem alıyor, korumalar koyuyor.
Problem 3- Saldırıya Hazırlık:
Fakat Yahuda soyundan olanlar artık çok yorgunlar ve molozlardan dolayı yollarına devam edemediklerini bildiriyorlar Nehemya’ya ayrıca aldıkları bir duyuma göre ve işlerin daha da kötüye gideceğini bildiriyorlar Nehemya’ya. Duvarların dibinde o kadar moloz var ki artık devam edemiyoruz, 141 yıllık pislik, toz, toprak ve tabii ki sıkıntılar, daha da önemlisi düşmanların baskısı, halkı pes ettirmeye yaklaşmıştı. Yahuda halkı en cesur ve güçlü halk olarak biliniyordu, hatta Mesih bile bu soydan çıkacaktı bir gün. Tabii ki birçok insan halkı uyarmışlardı. “Bakın vazgeçin siz bu işten, öldürecekler sizi, her yönden basacaklar şehri”. Herkes bu yeni gelişen olaylardan korkmuş durumdaydı belli ki, bu beklide Nehemya’nın teşvikini kırmıştı fakat Tanrı’nın arzusunu bilenler başladıkları işi bitirmek için çalışmaya devam ettiler.
Cevap 3- Kılıç ve Mala:
Artık işlerin gırtlağa dayandığını fark eden Nehemya ne yapıyor. Daha önce dua eden, güvenlik için nöbetçiler yerleştiren Nehemya, halka saldırıya geçecek olan düşmanlar için çok ciddi bir önlem alıyor. Duvarların etrafına kılıçlılar, mızraklılar, yaylılar yerleştiriyor. Ne diyor “biz sizi uyardık, bize saldırmamanız konusunda, fakat bu duvar kendi isteğimiz değil Rabbin isteğidir, biz bizden istenileni yapıyoruz”. Halkı savaş için öğütlüyor Nehemya, fakat saldırmak için değil dikkat edelim. Eğer onlar bize saldırırsa o zaman güvenliğimiz için ailemiz, çocuklarımız için savaşın. Bugün biz aynı durumda olsak yada birisi ailemize saldırsa, biz kardeşlerimiz, kızlarımız, oğullarımız, anne babamız, eşlerimiz, evimiz için savaşıp savunmaz mıyız? Ailemizi kendi canımızdan daha çok korumaz mıyız? Tüm halk silahlarını kuşandılar ve ne yaptılar? Beklemeye mi başladılar, hayır, diğer ellerine çalışma aletlerini aldılar. Ünlü ilahiyatçı Spurgeon bir dergisinin basmaya başladığında adını Kılıç ve Mala koymuştu, evet Nehemya’da ki bu bölümden esinlenerek. Bir yandan inşa ederken bir yandan saldırılara Tanrı sözüyle karşı koymayı simgeleyen bir başlık. Halk bir ellerinde Kılıçlar diğer ellerinde malalarla çalışmaya başladı. Burada ki resmi anlayabiliyor musunuz? Bizim ve ailemizin ve beklide kilisemizin kötülüğünü isteyen ve bizi öldürmek için gelen bir düşman grubu var fakat biz Rabbe hizmet etmeye devam ediyoruz. İşte bu gerçek imanın simgesidir, zorluklarda sıkıntılarda ölümle bile yüzleştiğimizde Rabbin ardı sıra gitmek. Bizim için yaşamak Mesih ölmek kazanç olmalıdır.
Bundan yaklaşık üç yıl önce Malatya’da üç kardeşimiz işkence edildikten sonra öldürüldü, bu olayın ardından yüzlerce kişi Kilise’ye gitmekten, onlarca kişi hizmet etmekten vazgeçti. Ne üzücü bir durum öyle değil mi. Fakat bu bölümde ölüm korkusuna karşı Nehemya’nın yaptığı çağrıyı görüyorsunuz. “Bir elinize malanızı diğer elinize kılıcınızı alın”. Hatta savaş çağrısı olan borazan çalan kişiyi bile tam yanında tuttu ki, herhangi istenmedik bir durumda borazan savaşa çağrı için çalınsın. Bu borazan çalındığı zaman ne olacak diyor ayetler, hep beraber toplanalım ve Tanrımız bizim için savaşacak, o sizi yalnız bırakmayacak. Tabii biz buradan her borazan öttüğünde saldırım mesajı çıkartmayacağız fakat yüce mücadeleyi ve hizmeti sürdürebilmek için dik dik duracağız mesajı çıkartacağız. Maalesef çok yanlış anlaşılan bir nokta var, günümüz ilahiyatçıları o kadar kişiselci ki, kendi başına Hıristiyan ol, Pazar günleri vaazları radyodan dinle, kafan rahat olsun mesajı veriyorlar. Net bir biçimde söyleyeyim ben bunun Tanrı’dan gelmediğini düşünüyorum, bizim Tanrımız hiçbir zaman kişiselci bir tutum göstermemiştir Kutsal Kitapta, her ne kadar insanlar kendi kişisel imanları ile Mesih aracılığı ile kurtulsalar da, eski ahitte İsrail yeni ahitte Kilise her zaman bir topluluk olarak aynı antlaşma altında tek bir hedef için her zaman bir topluluk olarak kalmışlardır. Onun için özellikle Türkiye gibi Mesih İnanlılarının çok az olduğu bir ülkede her beraber aynı babayı yüceltirken aynı düşüncede birleşelim.
Korkularımızda ve Sıkıntılarımızda Rabbin İşine Devam Etmek
Aşağılanma, alay, dalga geçme, kötü düzenler, saldırılar hatta ve hatta ölüm. Bu kelimeler Mesih’e iman eden biri için yabancı olmamalı. İsa Mesih’in kendiside bu dünyada yaşadı ve kusursuz olan bu insan çarmıhta öldürüldü. Düşmanlarımız hep olacaktır, fakat unutmamalıyız, bize bir zamanlar Tanrı tanımaz ve Tanrı’ya düşmandık. İsa Mesih bizimle baba Tanrı arasında bağış kuzusu olarak kendi bedenini bizler için verdi. Böylece biz işlediğimiz günahların acısını çekmeyecektik. Bizlerde, tabii ki İsa Mesih kadar olmasa da sıkıntılar çekiyoruz. Çünkü Kutsal Kitap Mesih’e inananların sıkıntılar içinde yaşayacağını söylüyor, bu konu çok açık. Fakat sorulması gereken soru böyle sıkıntılarda ne yapmalıyız, Kilisemizi tek mi etmeliyiz? Yoksa Mesih kendi kilisesini bizim aracılığımızla kurarken bir elimize malalarımızı mı almalıyız?
17. Yüzyılda, Christopher Wren adında bir mimar vardır ve çok önemli bir yapıt olan, Paul’s Cathedral’inin çizimini ve inşasını yaptı. Bir gün bu muhteşem Katedral yapılırken, bir adam gelir ve bakınmaya başlar. Ve sorular sormaya… “Sen ne yapıyorsun” der çalışan bir adama, adam “ben büyük kilise orgu için ince işlemeler yapıyorum”, öbür adama da sormuş “Sen ne yapıyorsun, “işte bir ben katedralin muhteşem camlarının mili metrik ayarlarını yapıyorum, öbürü ben mozaikleri tek tek dikkatli bir şekilde yerleştiriyorum”. En sonunda toz duman içinde kazma kürek pislik içinde çalışan bir başka bir çalışana “peki sen ne yapıyorsun genç adam” demiş, “Ben Mimar Christopher Wren’e, Paul’s Katedralini inşa etmesi için yardım ediyorum”. O orada elinde küçük bişeyler kendi projesi için bir şeyler yapmıyordu. Bu genç adam anlamıştı, tamamın bir parçası olduğunu. Peki bize bugün bu soruyu sorsalar “Peki sen ne yapıyorsun Antalya Protestan Kilisesi?” Nedir bizim cevabımız? Tek bir cevabımız var. Mesih İsa’nın inşa ettiği bu kilisede Kutsal Ruhun gücü ile hizmet ediyoruz. Her birimiz malalarımızı elimize almalıyız, kimseden korkmadan, yaptığımız işten yılmadan ve gelebilecek sıkıntılara karşı göğüs gererek bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. Eğer bir şey Tanrı’dan geliyorsa Tanrı bu işi bitirir, eğer topluluğumuz Rabbe odaklı, Rabbi öğreten, Rabden öğrenen ve Rabbin yönlendirişi ile başlayan bir topluluksa, o zaman tüm sıkıntılarda tatsızlıklarda bir beden olarak dimdik duracaktır. Rabbin işinin durmadığını görüyoruz Nehemya kitabında, ayetler düşmanların düzenlerinin bozulduğunu söylüyor ve öldürmek istedikleri halka dokunamadıklarını görüyoruz. Düzenleri bozuldu ve başarılı olamadılar. Duvarlar yavaş yavaş yükselmeye devam etti.
Bugün hepinizin savaşa hazırlanmanızı istiyorum, ama bu savaş fiziksel bir savaş değil, ruhsal bir savaş. Biz her ne kadar sıkıntılarla karşılaşsak ta, savaşımız daha çok göksel oluyor. Bizim savaşımız insanlarla değil, ama bizi alt etmek isteyen kötü göksel güçlerle. Peki bir elimizde mala Kilise için çalışırken, diğer elimizde ne olmalı? Efesliler kitabının 6. bölümünden ayetlerle bitirmek istiyorum.
Okuma: Efesliler 6:11-17
İblis'in hilelerine karşı durabilmek için Tanrı'nın sağladığı bütün silahları kuşanın.Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır.Bu nedenle, kötü günde dayanabilmek, gerekli her şeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Tanrı'nın bütün silahlarını kuşanın.Böylece, belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve ayaklarınıza esenlik Müjdesi'ni yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun. Bunların hepsine ek olarak, Şeytan'ın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın. Kurtuluş miğferini ve Ruh'un kılıcını, yani Tanrı sözünü alın.
Kilisemizin Rabde büyümesi için imanla, bir duvar örer gibi çalışırken bir elimizde kiliseye olan hizmetimiz, diğer elimizde Tanrı’nın sözü olsun ki, bize karşı olan tüm kötü tutum ve davranışlarda hikmetli bir şekilde davranalım, cevap verelim ve gerektiğinde imanımızla zorluklara karşı bir olalım.
Gerekli olan ekipmanlarımızı elimize alalım Rab bizim için Kilisesini inşa edecek.
Geçen Hafta:
İsterseniz biraz gerilere gidip, Nehemya kitabının en başında itibaren özetleyelim bu hafta. Nehemya, Sus şehrinde yaşayan ve Kral için çalışan bir hizmetliydi. İşi bir nevi baş garsonluktu, Kralın ve kraliyet ailesinin içeceklerini getirmek ve aynı zamanda bu içeceklerin güvenli olup olmadıklarını kontrol etmekle yükümlüydü. Bir gün Nehemya Tanrı’dan aldığı esin uyarınca, tekrar atalarının ailesinin şehrine dönüp kentin duvarlarını onarmak istiyor. Böylece halkı tekrar eski ferahına ulaşacak ve şehir güvenli bir yer haline gelecek. Bunun üzerine; çalıştığı ülkenin kralına “paraya, askere, oduna, uzun bir izine ve gideceğini bölgede politik bir güce ihtiyacı olduğunu ve ona yardım edip edemeyeceğini soruyor”. İnanılamayacak bir şekilde izin veriyor Pers Kralı ve hiç beklenmedik bir biçimde “gidebilirsin, hatta sana destek olacağım” diyor. Keşke herkesin patronu böyle olsa. “Patron benim İstanbul’a gidip ananemin eski evini inşa etmek gerekiyor, evin inşası için paraya, adama, oduna ve 6 ay izine ücretli izine ihtiyacım var”, “ooo tabii canım, sen hiç merak etme, hatta seni arabamla bırakırım İstanbul’a kadar”. Fakat Tanrı, Pers Kralının yüreğini yumuşatıyor ve bu iş gerçekten hiç beklemediğimiz bir biçimde bereketleniyor. Bunun üzerine Nehemya Sus şehrinden yola çıkıyor ve yaklaşın 1500-1600 kilometre yol kat ettikten sonra Yeruşalim kendine, yani atalarının şehrine geliyor. Geldikten birkaç gün sonra, şehrin duvarlarını inceliyor ve halkı hep beraber duvarları tekrar inşa etmeleri için teşvik ediyor. Tanrı’dan geldiğine inandıkları bu sözler üzerine halk büyük bir sevinçle duvarları inşa etmeye başlıyor, her bir birey alçakgönüllü bir biçimde hizmet ediyor inandıkları amaç uğruna. Tabii ki bu yapıma karşı çıkan bir grup insanda oluyor ve kendi çıkarları için bu inşayı durdurmaya çalışıyorlar. Bu hafta Nehemya ve halkın yaptığı inşaya karşı çıkan kişilerin oyunlarını görüyoruz.
Okuma: Nehemya 4:1-23
Neh 4:1 Sanballat surları onardığımızı duyunca öfkeden deliye döndü. Bizimle alay etmeye başladı.
Neh 4:2 Dostlarının ve Samiriye ordusunun önünde, "Bu zavallı Yahudiler ne yaptıklarını sanıyorlar?" dedi, "Onlara izin verirler mi? Kurban mı kesecekler? Bir günde mi bitirecekler? Küle dönmüş molozların arasından taşları mı canlandıracaklar?"
Neh 4:3 Yanında duran Ammonlu Toviya, "Yaptıkları şu taş duvara bak!" dedi, "Üzerine bir tilki çıksa yıkılır."
Neh 4:4 O zaman şöyle dua ettim: "Ey Tanrımız, bize kulak ver! Hor görüyorlar bizi. Onların aşağılamalarını kendi başlarına döndür. Sürüldükleri ülkede yağmaya uğrasınlar.
Neh 4:5 Suçlarını bağışlama, günahlarını unutma. Çünkü biz çalışanları aşağıladılar."
Neh 4:6 Surun onarımına devam ettik; yarı yüksekliğe kadar suru tamamladık. Çünkü herkes canla başla çalışıyordu.
Neh 4:7 Sanballat, Toviya, Araplar, Ammonlular ve Aşdotlular Yeruşalim surlarındaki onarımın ilerlediğini, gediklerin kapanmaya başladığını duyunca çok öfkelendiler.
Neh 4:8 Hepsi bir araya gelerek Yeruşalim'e karşı savaşmak ve kentte karışıklık çıkarmak için düzen kurdular.
Neh 4:9 Ama biz Tanrımız'a dua ettik ve gece gündüz onları gözetlesinler diye nöbetçiler diktik.
Neh 4:10 O sırada Yahudalılar, "Yük taşıyanların gücü tükendi" dediler, "O kadar moloz var ki, artık surların onarımını sürdüremiyoruz."
Neh 4:11 Düşmanlarımız ise, "Onlar anlamadan, bizi görmeden aralarına girip hepsini öldürerek bu işe son verelim" diye düşünüyorlardı.
Neh 4:12 Çevrede yaşayan Yahudiler gelip on kez bizi uyardılar. "Yanımıza gelin, yoksa size her yönden saldıracaklar" dediler.
Neh 4:13 Bu yüzden, surların en alçak yerlerinin arkasına, tamamlanmamış yerlere, çeşitli boylardan kılıçlı, mızraklı, yaylı adamlar yerleştirdim.
Neh 4:14 Durumu görünce ayağa kalktım; soylulara, görevlilere ve geri kalan herkese, "Onlardan korkmayın!" dedim, "Yüce ve görkemli Rab'bi anımsayın. Kardeşleriniz, oğullarınız, kızlarınız, karılarınız, evleriniz için savaşın."
Neh 4:15 Kurdukları düzeni anladığımız düşmanlarımızın kulağına gitti. Tanrı düzenlerini boşa çıkarmıştı. O zaman hepimiz surlara, işimizin başına döndük.
Neh 4:16 O günden sonra adamlarımın yarısı çalışırken öbür yarısı mızraklı, kalkanlı, yaylı ve zırhlı olarak nöbet tuttu. Önderler Yahudalılar'ın arkasında yer almıştı.
Neh 4:17 Duvarcılar, yükleri taşıyanlar, yükleyenler bir eliyle çalışıyor, bir eliyle silah tutuyordu.
Neh 4:18 Yapıcılar kılıç kuşanmış, öyle çalışıyorlardı. Boru çalansa benim yanımdaydı.
Neh 4:19 Soylulara, görevlilere ve geri kalan herkese, "İş çok büyük ve dağınık" dedim, "Surların üzerinde her birimiz ayrı yerde, birbirimizden uzaktayız.
Neh 4:20 Nereden boru sesini işitirseniz, orada bize katılın. Tanrımız bizim için savaşacak."
Neh 4:21 İşte böyle çalışıyorduk. Yarımız gün doğumundan yıldızlar görünene kadar mızraklarla nöbet tutuyordu.
Neh 4:22 O sırada halka, "Herkes geceyi yardımcısıyla birlikte Yeruşalim'de geçirsin" dedim, "Gece bizim için nöbet tutsunlar, gündüz de çalışsınlar."
Neh 4:23 Ne ben, ne kardeşlerim, ne adamlarım, ne de yanımdaki nöbetçiler, giysilerimizi çıkarmadık. Herkes suya bile silahıyla gitti.
Giriş:
Okuduğumuz bu bölümde Nehemya ve halkın devamlı problemler yaşadıklarını ve bu problemlere nasıl cevaplar bulduklarını görüyoruz. Bildiğiniz gibi daha önce Nehemya’nın düşmanlarından bahsetmiştik ve bu adamlar sürekli olarak problem çıkartmaya başlamışlardı. Yine bu düşmanlar ortaya çıktı ve bu sefer çok daha ciddi işler peşindeler.
Problem 1- Alay ve Aşağılama:
Şehir duvarları yavaş yavaş, bir araya gelmeye başlamış ve duvarlar yükselmeye başlamıştı, bunu duyan Sanbalat –düşman- çok öfkelenmişti. Halkla dalga geçmeye ve aşağılamaya başladılar. Her zaman yaptığın işe burnunu sokan birileri vardır ya, bu adamlarda böyle. Astsubay emeklisi gibi, “orası olmamış”, “köşelere daha fazla harç koyun”, “yavaş kardeşim”, “yavaş kıracaksın taşıyorum derken”. Adamı bıktırıp yıldırırlar, öyle sıkılırsın ki devam etmek istemezsin. Bu insanlarda kendi planları uyarınca bu dalga geçme, aşağılama politikasını deniyorlar. Yanında duran Toviya’da ekliyor “Bu duvarlarda tilki yürüse yıkılır” diye, Tilki çok sinsi bir hayvan ve çok dikkatli ses çıkartmadan yürür, Zeki Toviya’nın demek istediği de o yani “Tilki gibi sinsi yürüyen bir hayvan bile duramaz bu duvarın üzerinde”
Cevap 1- Dua ve Çalışmaya Devam:
Nehemya dua ederek cevaplıyor bu aşağılamaları. Nehemya’nın duası aslında biraz bize yabancı ve anlaması zor gelebilir, özellikle eski antlaşma kitaplarında gördüğümüz bu dua biçimi, aslında nefretten yada öç alma hırsından kaynaklanan bir dua değil fakat Tanrı’nın halkına karşı gelip, Tanrı’nın yüceliğini görmezden gelen halk için yargı isteyen bir duadır. Tanrı’nın aynı onlarla dalga geçildiği gibi geçmesini istiyor. Tabii ki O zamanlar Tanrı’nın halkı politik bir devletti, günümüzde ise ülkeler Tanrı’nın topluluğu diye anılmıyor fakat, herhangi bir kişi İsa Mesih’e inanmasıyla bu toplulukta oluyor". Nehemya “biz çalışanları sana hizmet edenleri aşağıladılar” diyor, yani Rabbe hizmet etmek isteyen onu yüceltmek isteyen halkı zor durumda bırakıyorlar. Nehemya bir kötülük yaparak cevap vermiyor yada dönüp aşağılamıyor onların yaptığı gibi fakat, “Rab sen bize yardım et diye dua ediyor, onlarda bizim çektiğimiz sıkıntıları çeksin” diyor. Tüm bu duaların ardından ne yapıyor halk, teşvikleri kırılıp, sıkılıp, yılıp işlerini bırakıyorlar mı? Hayır. Sapasağlam devam ediyorlar, daha canla başla çalışıyorlar. Düşündükleri ve uyguladıkları plan için, aileleri, çocukları için, güvenlikleri evleri için duvarları inşa etmeye devam ediyorlar. Hatta duvarları -surları- yarı yüksekliğe kadar tamamlıyorlar.
Problem 2- Öfkelenip Düzen Kurma
Surların bu kadar yükseldiğini gören düşmanlar kuduruyor öfkeden tabii, artık dalga geçme ile halkın pes etmeyeceğini anlayan düşmanlar, bir plan yapıp halkta karışıklık çıkartmak ve gerekirse savaşmak istiyor. Artık niyeti bozuyorlar bu adamlar. Nehemya geldiğinden beri hem ona hem halka zorluk çıkartmaya başlayan bu kişiler, işlerin yarılanmasıyla, Yeruşalim şehrinin tekrar eskisi gibi güçlü ve savunulabilir bir yer olmasından korkuyorlar, çünkü bunlar onların işine gelmiyor.
Cevap 2- Dua, Önlem ve Çalışmaya Devam:
İşler bu kadar karışmış olmasına rağmen Nehemya yine bu sıkıntılar karşısında dua ile duruyor. Fakat duanın bu kadar tehlikeli bir durumda yapılacak tek şey olmadığını biliyor. Bunun için gerekli olan önlemleri almaktan da geri durmuyor. Bu bir anlamda düşmanlar için bir gözdağı oluyor. Yani Nehemya “biz buradayız ve gece gündüz, adamlarımız tetikte bekleyecek, biz yaptığımız işe inanıyoruz”. Yani bir nevi eğer bize saldırırsanız, başarılı olamayacaksınız, çünkü Rab bizimledir mesajı bu. Nehemya ne yapıyor, hem dua ediyor hem de önlem alıyor, korumalar koyuyor.
Problem 3- Saldırıya Hazırlık:
Fakat Yahuda soyundan olanlar artık çok yorgunlar ve molozlardan dolayı yollarına devam edemediklerini bildiriyorlar Nehemya’ya ayrıca aldıkları bir duyuma göre ve işlerin daha da kötüye gideceğini bildiriyorlar Nehemya’ya. Duvarların dibinde o kadar moloz var ki artık devam edemiyoruz, 141 yıllık pislik, toz, toprak ve tabii ki sıkıntılar, daha da önemlisi düşmanların baskısı, halkı pes ettirmeye yaklaşmıştı. Yahuda halkı en cesur ve güçlü halk olarak biliniyordu, hatta Mesih bile bu soydan çıkacaktı bir gün. Tabii ki birçok insan halkı uyarmışlardı. “Bakın vazgeçin siz bu işten, öldürecekler sizi, her yönden basacaklar şehri”. Herkes bu yeni gelişen olaylardan korkmuş durumdaydı belli ki, bu beklide Nehemya’nın teşvikini kırmıştı fakat Tanrı’nın arzusunu bilenler başladıkları işi bitirmek için çalışmaya devam ettiler.
Cevap 3- Kılıç ve Mala:
Artık işlerin gırtlağa dayandığını fark eden Nehemya ne yapıyor. Daha önce dua eden, güvenlik için nöbetçiler yerleştiren Nehemya, halka saldırıya geçecek olan düşmanlar için çok ciddi bir önlem alıyor. Duvarların etrafına kılıçlılar, mızraklılar, yaylılar yerleştiriyor. Ne diyor “biz sizi uyardık, bize saldırmamanız konusunda, fakat bu duvar kendi isteğimiz değil Rabbin isteğidir, biz bizden istenileni yapıyoruz”. Halkı savaş için öğütlüyor Nehemya, fakat saldırmak için değil dikkat edelim. Eğer onlar bize saldırırsa o zaman güvenliğimiz için ailemiz, çocuklarımız için savaşın. Bugün biz aynı durumda olsak yada birisi ailemize saldırsa, biz kardeşlerimiz, kızlarımız, oğullarımız, anne babamız, eşlerimiz, evimiz için savaşıp savunmaz mıyız? Ailemizi kendi canımızdan daha çok korumaz mıyız? Tüm halk silahlarını kuşandılar ve ne yaptılar? Beklemeye mi başladılar, hayır, diğer ellerine çalışma aletlerini aldılar. Ünlü ilahiyatçı Spurgeon bir dergisinin basmaya başladığında adını Kılıç ve Mala koymuştu, evet Nehemya’da ki bu bölümden esinlenerek. Bir yandan inşa ederken bir yandan saldırılara Tanrı sözüyle karşı koymayı simgeleyen bir başlık. Halk bir ellerinde Kılıçlar diğer ellerinde malalarla çalışmaya başladı. Burada ki resmi anlayabiliyor musunuz? Bizim ve ailemizin ve beklide kilisemizin kötülüğünü isteyen ve bizi öldürmek için gelen bir düşman grubu var fakat biz Rabbe hizmet etmeye devam ediyoruz. İşte bu gerçek imanın simgesidir, zorluklarda sıkıntılarda ölümle bile yüzleştiğimizde Rabbin ardı sıra gitmek. Bizim için yaşamak Mesih ölmek kazanç olmalıdır.
Bundan yaklaşık üç yıl önce Malatya’da üç kardeşimiz işkence edildikten sonra öldürüldü, bu olayın ardından yüzlerce kişi Kilise’ye gitmekten, onlarca kişi hizmet etmekten vazgeçti. Ne üzücü bir durum öyle değil mi. Fakat bu bölümde ölüm korkusuna karşı Nehemya’nın yaptığı çağrıyı görüyorsunuz. “Bir elinize malanızı diğer elinize kılıcınızı alın”. Hatta savaş çağrısı olan borazan çalan kişiyi bile tam yanında tuttu ki, herhangi istenmedik bir durumda borazan savaşa çağrı için çalınsın. Bu borazan çalındığı zaman ne olacak diyor ayetler, hep beraber toplanalım ve Tanrımız bizim için savaşacak, o sizi yalnız bırakmayacak. Tabii biz buradan her borazan öttüğünde saldırım mesajı çıkartmayacağız fakat yüce mücadeleyi ve hizmeti sürdürebilmek için dik dik duracağız mesajı çıkartacağız. Maalesef çok yanlış anlaşılan bir nokta var, günümüz ilahiyatçıları o kadar kişiselci ki, kendi başına Hıristiyan ol, Pazar günleri vaazları radyodan dinle, kafan rahat olsun mesajı veriyorlar. Net bir biçimde söyleyeyim ben bunun Tanrı’dan gelmediğini düşünüyorum, bizim Tanrımız hiçbir zaman kişiselci bir tutum göstermemiştir Kutsal Kitapta, her ne kadar insanlar kendi kişisel imanları ile Mesih aracılığı ile kurtulsalar da, eski ahitte İsrail yeni ahitte Kilise her zaman bir topluluk olarak aynı antlaşma altında tek bir hedef için her zaman bir topluluk olarak kalmışlardır. Onun için özellikle Türkiye gibi Mesih İnanlılarının çok az olduğu bir ülkede her beraber aynı babayı yüceltirken aynı düşüncede birleşelim.
Korkularımızda ve Sıkıntılarımızda Rabbin İşine Devam Etmek
Aşağılanma, alay, dalga geçme, kötü düzenler, saldırılar hatta ve hatta ölüm. Bu kelimeler Mesih’e iman eden biri için yabancı olmamalı. İsa Mesih’in kendiside bu dünyada yaşadı ve kusursuz olan bu insan çarmıhta öldürüldü. Düşmanlarımız hep olacaktır, fakat unutmamalıyız, bize bir zamanlar Tanrı tanımaz ve Tanrı’ya düşmandık. İsa Mesih bizimle baba Tanrı arasında bağış kuzusu olarak kendi bedenini bizler için verdi. Böylece biz işlediğimiz günahların acısını çekmeyecektik. Bizlerde, tabii ki İsa Mesih kadar olmasa da sıkıntılar çekiyoruz. Çünkü Kutsal Kitap Mesih’e inananların sıkıntılar içinde yaşayacağını söylüyor, bu konu çok açık. Fakat sorulması gereken soru böyle sıkıntılarda ne yapmalıyız, Kilisemizi tek mi etmeliyiz? Yoksa Mesih kendi kilisesini bizim aracılığımızla kurarken bir elimize malalarımızı mı almalıyız?
17. Yüzyılda, Christopher Wren adında bir mimar vardır ve çok önemli bir yapıt olan, Paul’s Cathedral’inin çizimini ve inşasını yaptı. Bir gün bu muhteşem Katedral yapılırken, bir adam gelir ve bakınmaya başlar. Ve sorular sormaya… “Sen ne yapıyorsun” der çalışan bir adama, adam “ben büyük kilise orgu için ince işlemeler yapıyorum”, öbür adama da sormuş “Sen ne yapıyorsun, “işte bir ben katedralin muhteşem camlarının mili metrik ayarlarını yapıyorum, öbürü ben mozaikleri tek tek dikkatli bir şekilde yerleştiriyorum”. En sonunda toz duman içinde kazma kürek pislik içinde çalışan bir başka bir çalışana “peki sen ne yapıyorsun genç adam” demiş, “Ben Mimar Christopher Wren’e, Paul’s Katedralini inşa etmesi için yardım ediyorum”. O orada elinde küçük bişeyler kendi projesi için bir şeyler yapmıyordu. Bu genç adam anlamıştı, tamamın bir parçası olduğunu. Peki bize bugün bu soruyu sorsalar “Peki sen ne yapıyorsun Antalya Protestan Kilisesi?” Nedir bizim cevabımız? Tek bir cevabımız var. Mesih İsa’nın inşa ettiği bu kilisede Kutsal Ruhun gücü ile hizmet ediyoruz. Her birimiz malalarımızı elimize almalıyız, kimseden korkmadan, yaptığımız işten yılmadan ve gelebilecek sıkıntılara karşı göğüs gererek bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. Eğer bir şey Tanrı’dan geliyorsa Tanrı bu işi bitirir, eğer topluluğumuz Rabbe odaklı, Rabbi öğreten, Rabden öğrenen ve Rabbin yönlendirişi ile başlayan bir topluluksa, o zaman tüm sıkıntılarda tatsızlıklarda bir beden olarak dimdik duracaktır. Rabbin işinin durmadığını görüyoruz Nehemya kitabında, ayetler düşmanların düzenlerinin bozulduğunu söylüyor ve öldürmek istedikleri halka dokunamadıklarını görüyoruz. Düzenleri bozuldu ve başarılı olamadılar. Duvarlar yavaş yavaş yükselmeye devam etti.
Bugün hepinizin savaşa hazırlanmanızı istiyorum, ama bu savaş fiziksel bir savaş değil, ruhsal bir savaş. Biz her ne kadar sıkıntılarla karşılaşsak ta, savaşımız daha çok göksel oluyor. Bizim savaşımız insanlarla değil, ama bizi alt etmek isteyen kötü göksel güçlerle. Peki bir elimizde mala Kilise için çalışırken, diğer elimizde ne olmalı? Efesliler kitabının 6. bölümünden ayetlerle bitirmek istiyorum.
Okuma: Efesliler 6:11-17
İblis'in hilelerine karşı durabilmek için Tanrı'nın sağladığı bütün silahları kuşanın.Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır.Bu nedenle, kötü günde dayanabilmek, gerekli her şeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Tanrı'nın bütün silahlarını kuşanın.Böylece, belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve ayaklarınıza esenlik Müjdesi'ni yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun. Bunların hepsine ek olarak, Şeytan'ın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın. Kurtuluş miğferini ve Ruh'un kılıcını, yani Tanrı sözünü alın.
Kilisemizin Rabde büyümesi için imanla, bir duvar örer gibi çalışırken bir elimizde kiliseye olan hizmetimiz, diğer elimizde Tanrı’nın sözü olsun ki, bize karşı olan tüm kötü tutum ve davranışlarda hikmetli bir şekilde davranalım, cevap verelim ve gerektiğinde imanımızla zorluklara karşı bir olalım.
Gerekli olan ekipmanlarımızı elimize alalım Rab bizim için Kilisesini inşa edecek.