Duvarları Yeniden İnşa Etmek
Bölüm 7: Tuzaklar, Nehemya 6:1-14 Kerem Koç, APK, 25 Nisan 2010
Geçtiğimiz Haftalar: Hızlıca tekrar hatırlayalım, Nehemya Pers Kralının yanında çalışan bir görevli ve atalarının kenti Yeruşalim'in berbat durumu hakkında duyum alıyor ve Tanrı'nın da bereketiyle, ülkesine dönüp şehri onarmak ve halkın eski ferahına kavuşmasını sağlamak istiyor. Kralın yardımıyla gidiyor ve onarıma başlıyor, neredeyse tüm halkta ona yardımcı olmaya çalışıyor, fakat yardım edenler gibi köstek olmak isteyenlerde oluyor. Bu bölüm Nehemya'ya karşı gelen kişilerden ve şeytanın oyunlarından bahsedeceğiz.
Okuma: Nehemya 6:1-14
Neh 6:1 Surları onardığım, gediklerini kapadığım haberi Sanballat'a, Toviya'ya, Arap Geşem'e ve öbür düşmanlarımıza ulaştı. O sırada kapı kanatlarını henüz takmamıştım.
Neh 6:2 Sanballat ile Geşem bana haber göndererek, "Gel, Ono Ovası'ndaki köylerden birinde buluşalım" dediler. Bana kötülük yapmayı düşünüyorlardı.
Neh 6:3 Onlara haberciler göndererek, "Büyük bir iş yapıyorum, gelemem" dedim, "Yanınıza gelirsem işi bırakmış olurum; niçin iş dursun?"
Neh 6:4 Bana dört kez bu haberi gönderdiler, ben de hep aynı yanıtı verdim.
Neh 6:5 Sanballat beşinci kez aynı öneriyle habercisini gönderdi. Habercinin elinde açık bir mektup vardı.
Neh 6:6 İçinde şunlar yazılıydı: "Çevredeki uluslar arasında Geşem'in de doğruladığı bir söylenti var. Sen ve Yahudiler ayaklanmayı düşündüğünüz için surları onarıyormuşsunuz. Anlatılanlara göre kral olmak üzeresin.
Neh 6:7 Yahuda Kralı olduğunu Yeruşalim'e duyurmak için peygamberler bile atamışsın. Bütün bunlar kralın kulağına gidecek. Onun için, gel de görüşelim."
Neh 6:8 Ona şu yanıtı gönderdim: "Söylediklerinin hiçbiri doğru değil. Hepsini kendin uyduruyorsun."
Neh 6:9 Hepsi bizi korkutmaya çalışıyorlardı. "İşi bırakacaklar, onarım duracak" diye düşünüyorlardı. Ama ben, "Tanrım, ellerime güç ver" diye dua ettim.
Neh 6:10 Bir gün Mehetavel oğlu Delaya oğlu Şemaya'nın evine gittim. Evine kapanmıştı. Bana, "Tanrı'nın evinde, tapınakta buluşalım" dedi, "Tapınağın kapılarını kapatalım, çünkü seni öldürmeye gelecekler. Gece seni öldürmeye gelecekler."
Neh 6:11 Ona, "Ben kaçacak adam değilim" dedim, "Benim gibi biri canını kurtarmak için tapınağa sığınır mı? Gelmeyeceğim."
Neh 6:12 Anladım ki, onu Tanrı göndermemiş. Bu sözleri bir peygamber gibi, benim kötülüğüm için söylemişti. Toviya ile Sanballat onu satın almışlardı.
Neh 6:13 Bu yolla gözümü korkutup bana günah işleteceklerini düşünüyorlardı. Böylece beni kötülemek için ellerine fırsat geçmiş olacaktı.
Neh 6:14 "Ey Tanrım, Toviya'yla Sanballat'ın yaptığı kötülüğü unutma" diye dua ettim, "Beni korkutmak isteyen kadın peygamber Noadya'yla öbür peygamberlerin yaptıklarını da unutma."
Giriş: Bugün her ne kadar dünyasal bir örnek olan Nehemya'nın hayatına baksakta, aslında Şeytan'ın inanlıların hayatında nasıl çalıştığı ile ilgili bir bölüme bakacağız. Okuduğumuz bölümde Nehemya'ya kurulan tuzaklardan bahsediliyor. Fakat bu bölümde ki tuzaklar aslında Şeytan'ın güncel tuzaklarına benzemediğini görüyoruz.
Şeytan her zaman günah işlememizi kötü şeyler yapmamızı istiyor, Tanrı'dan uzak durmamızı istiyor, fakat her zaman bunu yapamıyor Şeytan ama aslında daha farklı bir yöntemide var o da, kişileri yoğun işlerle boğmak. B. Pascal
Tuzak 1: Sinsice Kandırma Çalışmaları
Nehemya ve halk neredeyse bütün işi bitirmişti, sadece şehirin kapı kanatları kalmıştı. Yani şehirin duvarları bitti bitecek. İşte o sırada Sanbalat, Toviya ve Geşem ve diğer düşmanlardan bir mektup alıyor. Mektupta gayet arkadaşça bir şekilde "Gel Ono ovasında buluşalım" yazıyordu, bu herhalde bizim PTT'nin önü gibi bir yer, millet buluşmak isteyince bilinen bir yere diğerini çağırıyor. Herhalde amaçları Starbucks'ta oturup kahve içmek değildi. "Ama gel takılalım konuşalım" diyorlar. Bazen böyle çağrılar hoş görünebilir, daha önceden bize düşman olan kişiler değişip bizimle yakın bir arkadaşlığa geçmek isteyebilirler. Fakat biz her zaman bu davetlerin ardında ne olduğuna dikkat etmeliyiz. Nehemya'da bu insanların niyetlerinin iyi olmadıklarını biliyordu, ne de olsa daha önce bir çok tuzak kurmuşlardı ona, hatta öldürmeye kalkmışlardı. Nehemya'da dolayısıyla, "yok ben almayayım, siz kendiniz takılın" diyor. "Benim çok önemli bir işim var burada, bu işi bırakıp gelemem" diye de ekliyor. Neydi bu iş; Yeruşalim'in duvarlarını yeniden inşa etmek ve neredeyse bitirmek üzereydi. Tabii Nehemya'nın "gelemem" deyişi biraz kaba görünebilir fakat liderler bazen durumu inceleyip doğru bir karar vermek için bazı durumlarda "hayır, gelemem, yapamam" diyebiliyor. Hatta bazen bu kilise içinde de olabilir. Yani bazen insanlar takılmak istiyor, görüşmek istiyor. Bunun için önceliklerimizi bilmeliyiz, ben inanıyorum ki, aileler kişilerin hizmetinden önce gelir, yani ben hizmetime zaman ayırıp aileme zaman ayıramıyorsan bir problem var demektir. Onun için biz bireyler olarak önceliklerimize dikkat etmeliyiz.
Buluşabilir miyiz; diyor düşmanlar hayır diyor Nehemya. Buluşabilir miyiz? Hayır. Buluşabilir miyiz? Hayır. Buluşabilir miyiz? Hayır. Hayır. Oooo yeter ama, gelmiyorum canım, zorlamayın. Bazen insanlar bizi sıkıştırabilir, arzularını gerçekleştirmek için. Çocuklar bunu yaparlar özellikle. Arka arkaya soru sorarlar, artık yıldırana kadar. Düşman olan bu insanların amacı, Nehemya'yı yaptığı işten vazgeçirip yoldan şaşırtmak ve tabii ki öldürmek. Böylece Nehemya defalarca "hayır" yanıtını gönderiyor habercileri aracılığıyla. Düşünsenize böyle bir durumda haberci olduğunuzu... Sanırım pek eğlenceli ve güvenli bir iş değildi.
Tuzak 2: Korkutma Çalışmaları
Dört kez mektup gönderdikten sonra tahmin edin ne yapıyorlar? Beşinci kez bir mektup gönderiyorlar. Şöyle diyor mektupta; "Biz bir duyum aldık, bir çok kişide bunu onaylıyor, sen Pers Krallığını reddedip kendi Krallığını ilan edecekmişsin, hatta Geşem kardeşte bunu doğruluyor, bak bu durum iyice çığrından çıkmadan gel görüşelim, halledelim bu problemi". Şıracının şahidi bozacı, Sanbalat diyor ki "senin hakkında söylendiler var, bunu Geşem'de doğruluyor". Zaten Geşem Sanbalat'ın kankası değil mi? Beraber hareket etmiyorlar mı? Fakat insanların gözünde Nehemya'yı isyancı bir lider gibi kötü bir konuma düşürmek için güya başkalarıda bu söylentileri doğruluyormuş gibi konuşuyorlar, peki nasıl anlıyoruz bunu? Gönderdiği bu mektubun açık mektup olduğunu görüyoruz, o zamanlarda mektuplar genellikle mühürlü bir biçimde kapalı olarak yollanırdı. Yani böylece gizliliği korunurdu, fakat açık gönderilen mektubun özelliği herkesin okuma hakkı olmasıydı. Yani açık bir mektup gönderildiğinde herkezin eline geçebiliyordu. Hatta gazetelerde görebilirsiniz bazen "açık mektup" adı altında bir köşe yazarının bir politikacıya yada futbolcuya yazmış olduğu yazılar vardır. Bu sayede mesaj alıcıya gider fakat herkes okur. Sanbalat ve kankalarının yapmaya çalıştığıda bu, herkes okusun istiyorlar bu mektubu, böylece Nehemya kötü duruma düşecek.
Bugün böyle birşey olduğunu düşünün, bir senaryo yapalım, birisi bir yazı yazıyor internette ve diyor ki "Antalya Protestan Kilisesi'nin Pastörü Kerem Koç hırsızlık yapıyor", hatta başkalarıda bu olayı destekliyorlar ve "evet bizde biliyoruz, Kerem hırsızdır" diyorlar. Zaten halihazırda Hristiyan liderlerin bir çok düşmanı olduğundan, hemen yazılmaya başlanıyor. İnternette bloglar yapılıyor, google gruplarındaki işsiz güçsüz herkez bu konuya odaklanıyor, gazeteler "rezil papaz, utanmaz insan, işte Hristiyanlar böyledir" diye duyuruyor, önemli bir tartışma programında "din adamlarının ahlaksızlığı" konusu ele alınıyor, Seda Sayan durumu ahlaki açıdan uygun bulmadığını açıklıyor, yüzüm o kadar tanınıyor ki sokaktaki çocuklar bile "hırsız Papaz, hırsız Papaz" diye çevremde koşuşturuyorlar. Şu senaryoya bir bakar mısınız? Bir liderin nasıl bir duruma düşebileceğinin farkında mısınız? Bunlar sadece bir söylenti de olsa, eğer biz bu söylentilere kilise olarak kapılırsak bu durum ailemi, kilisemizi, çevremdekileri ne kadar etkiler farkında mısınız? Hemde hiç bir şey yapmamış olmama rağmen. Hatta incilin içerisinde verilen 100 dolar palavrası bile bügün hala bilinçsiz insanlar tarafından gerçek sanılıyor. Nasıl bir insan bu kadar saçma birşeye inanabilir. Fakat insanlar inanıyorlar. Bu anlamda, bu kadar kolay aldanan ve sahte şeylere inanan bir insan grubunun da olduğu toplumumuzda her birimizin ahlaklı ve temiz bir hayat yaşaması lazım. Bunun için yeri gelmişken not düşelim, Kilisemizin ondalık kutusu tek bir kişi tarafından açılmaz, ama en az iki önderin önünde açılır ve bu iki kişinin imzasıyla bir deftere not düşülür. Böylece biz Tanrı ve onun halkı karşısında temiz kalabiliriz.
Peki ne diyor Nehemya "sen Kral olacakmışsın" diyen suçlamaları duyunca "Hadi canım siz kendini uyduruyorsunuz bunları" diyor. Belli ki insanların kafasını karıştırmaya çalışan bir grup insan, ancak Nehemya bunların oyun olduğunu biliyor ve bu insanların çağrılarına gitmiyor. Bu insanlar ne düşünüyorlardı, muhtemelen böyle devam edersek Nehemya işe devam etmez diyorlar. Hatta İbranicede "elleri yorulur" tabirini görüyoruz, yani Nehemya'nın bu sıkıntılardan elleri titreyecek yorulacak ve bırakacak, fakak Nehemya Şeytan'ın bu oyunlarına gelmiyor ve ellerimi güçlendir Rab diye dua ediyor.
Tuzak 3: Aldatma Çalışmaları
Nehemya bir gün Şemaya adında bir adamın evine gidiyor, bu adam muhtemelen çevrede tanınmış dürüst olan bir kişi olmalı ki, Nehemya onunla görüşüyor. Hatta bir çok ilahiyatçı bu adamın Kahin olduğunu düşünüyor. Bu adam Nehemya'ya "Seni öldürmeye gelecekler, gel Tapınağa gidelim ve oraya saklanalım, böylece seni bulamazlar" diyor. Gayet iyimser bir öneri gibi geliyor, sanki Nehemya'yı korumak istercesine sözlere benziyor. Çevremizde de böyle insanlar var öyle değil mi? Babacan, yaşlı başlı ve bize sözleriyle yol gösteren kişiler, hikmetli kişiler ve biz genelde onların sözlerini dinleriz ve hikmetli bulduklarımızıda uygularız. Bu adamda gayet iyi görünüyor. Hatta Peygamberlik yaparcasına gerçek şeyleri bildirdiğini söylüyor. Fakat Nehemya delikanlı bir kardeşimiz olduğu için "ben kaçacak adam değilim" diyor. Benim gibi bir adam canını kurtarmak için Tanrı'nın Tapınağına sığınmaz, korkak değilim ben diyor. Ayrıca bu yolla Nehemya'nın Tapınağa girip günah işleyeceğini düşünüyorlar. Tapınağa Kahinlerden başkası girmezdi ve onun için Nehemya böyle bir hataya düşmek istemiyor. Onu aldatıp daha sonrada suçlayabilecekleri bir pozisyona düşürmeye çalışıyorlar. Ellerine bir fırsat çıktığı an onu kötülemeye başlayacaklar. Zaten Şeytan devamlı bunları yapar hayatımızda, ne zaman fırsat bulsa bizi kötüler, Mesih İnanlıları sadık bir hayat yaşamaya çalıştıkları sürece şeytan onları suçlayacak, kötüleyecek.
Sonuç:
Şeytan İsa'ya da benzer şeyler yapmaya çalıştı. Ona dünyanın bütün güzelliklerini sunacağını söyledi, eğer İsa arzu ederse, sahte bir öğretmen olmakla suçlandı, İsa'ya da karşı geldiler, onunda odaklandığı hedeften döndürmeye çalıştılar, suçsuz olanı devamlı suçladılar. Ama o yapması gereken görevi biliyordu ve kendini bir günah kuzusu olarak sundu. Kutsal olan bile suçlu olduğu öne sürülerek çarmıhta öldürülüyorsa, bizler nasıl olurda sıkıntısız bir hayat bekleyebiliriz.
Şeytan hayatımızın her noktasında bizleri kandırmaya çalışacak, aldatmaya çalışacak, suçlayacak, kötüleyecek, her fırsatta yüklenecek. İsa'nın ardından gidiyorsak, zorluklar, sıkıntılar, düşmanlar sıkıştıracaklar. Fakat biz ümidimizin nerede olduğunu unutmadan, gözümüzü gelecek olan Mesih'e dikip, onda Kutsal bir yaşam sürmeliyiz.
Nasıl yapacağız bunu; Nehemya'nın verdiği örneğe bakalım, günah işlememek için Tapınağa girmedi, Rabbin işini yapmak için diğer işlere yoğunlaşmadı, ona yapılan boş suçlamalara karşı kötülükle yanıt vermedi ve Tanrı'nın onu güçlendirmesi için devamlı dua etti.. Biz de Mesih'te yaşayan, Tanrı'ya inanan, Rabbimizin bizi kayırdığını düşünen insanlar olarak, Tanrı'nın işine odaklanıp, bize karşı gelenlere karşı durarak, Kutsal Ruh'un yardımıyla günahsız, pak bir yaşam sürmeliyiz ve Rabbe devamlı dualarımızla yaklaşmalıyız. Bunlar Şeytana karşı kullanacağımız en güçlü silahlardır.
Bölüm 7: Tuzaklar, Nehemya 6:1-14 Kerem Koç, APK, 25 Nisan 2010
Geçtiğimiz Haftalar: Hızlıca tekrar hatırlayalım, Nehemya Pers Kralının yanında çalışan bir görevli ve atalarının kenti Yeruşalim'in berbat durumu hakkında duyum alıyor ve Tanrı'nın da bereketiyle, ülkesine dönüp şehri onarmak ve halkın eski ferahına kavuşmasını sağlamak istiyor. Kralın yardımıyla gidiyor ve onarıma başlıyor, neredeyse tüm halkta ona yardımcı olmaya çalışıyor, fakat yardım edenler gibi köstek olmak isteyenlerde oluyor. Bu bölüm Nehemya'ya karşı gelen kişilerden ve şeytanın oyunlarından bahsedeceğiz.
Okuma: Nehemya 6:1-14
Neh 6:1 Surları onardığım, gediklerini kapadığım haberi Sanballat'a, Toviya'ya, Arap Geşem'e ve öbür düşmanlarımıza ulaştı. O sırada kapı kanatlarını henüz takmamıştım.
Neh 6:2 Sanballat ile Geşem bana haber göndererek, "Gel, Ono Ovası'ndaki köylerden birinde buluşalım" dediler. Bana kötülük yapmayı düşünüyorlardı.
Neh 6:3 Onlara haberciler göndererek, "Büyük bir iş yapıyorum, gelemem" dedim, "Yanınıza gelirsem işi bırakmış olurum; niçin iş dursun?"
Neh 6:4 Bana dört kez bu haberi gönderdiler, ben de hep aynı yanıtı verdim.
Neh 6:5 Sanballat beşinci kez aynı öneriyle habercisini gönderdi. Habercinin elinde açık bir mektup vardı.
Neh 6:6 İçinde şunlar yazılıydı: "Çevredeki uluslar arasında Geşem'in de doğruladığı bir söylenti var. Sen ve Yahudiler ayaklanmayı düşündüğünüz için surları onarıyormuşsunuz. Anlatılanlara göre kral olmak üzeresin.
Neh 6:7 Yahuda Kralı olduğunu Yeruşalim'e duyurmak için peygamberler bile atamışsın. Bütün bunlar kralın kulağına gidecek. Onun için, gel de görüşelim."
Neh 6:8 Ona şu yanıtı gönderdim: "Söylediklerinin hiçbiri doğru değil. Hepsini kendin uyduruyorsun."
Neh 6:9 Hepsi bizi korkutmaya çalışıyorlardı. "İşi bırakacaklar, onarım duracak" diye düşünüyorlardı. Ama ben, "Tanrım, ellerime güç ver" diye dua ettim.
Neh 6:10 Bir gün Mehetavel oğlu Delaya oğlu Şemaya'nın evine gittim. Evine kapanmıştı. Bana, "Tanrı'nın evinde, tapınakta buluşalım" dedi, "Tapınağın kapılarını kapatalım, çünkü seni öldürmeye gelecekler. Gece seni öldürmeye gelecekler."
Neh 6:11 Ona, "Ben kaçacak adam değilim" dedim, "Benim gibi biri canını kurtarmak için tapınağa sığınır mı? Gelmeyeceğim."
Neh 6:12 Anladım ki, onu Tanrı göndermemiş. Bu sözleri bir peygamber gibi, benim kötülüğüm için söylemişti. Toviya ile Sanballat onu satın almışlardı.
Neh 6:13 Bu yolla gözümü korkutup bana günah işleteceklerini düşünüyorlardı. Böylece beni kötülemek için ellerine fırsat geçmiş olacaktı.
Neh 6:14 "Ey Tanrım, Toviya'yla Sanballat'ın yaptığı kötülüğü unutma" diye dua ettim, "Beni korkutmak isteyen kadın peygamber Noadya'yla öbür peygamberlerin yaptıklarını da unutma."
Giriş: Bugün her ne kadar dünyasal bir örnek olan Nehemya'nın hayatına baksakta, aslında Şeytan'ın inanlıların hayatında nasıl çalıştığı ile ilgili bir bölüme bakacağız. Okuduğumuz bölümde Nehemya'ya kurulan tuzaklardan bahsediliyor. Fakat bu bölümde ki tuzaklar aslında Şeytan'ın güncel tuzaklarına benzemediğini görüyoruz.
Şeytan her zaman günah işlememizi kötü şeyler yapmamızı istiyor, Tanrı'dan uzak durmamızı istiyor, fakat her zaman bunu yapamıyor Şeytan ama aslında daha farklı bir yöntemide var o da, kişileri yoğun işlerle boğmak. B. Pascal
Tuzak 1: Sinsice Kandırma Çalışmaları
Nehemya ve halk neredeyse bütün işi bitirmişti, sadece şehirin kapı kanatları kalmıştı. Yani şehirin duvarları bitti bitecek. İşte o sırada Sanbalat, Toviya ve Geşem ve diğer düşmanlardan bir mektup alıyor. Mektupta gayet arkadaşça bir şekilde "Gel Ono ovasında buluşalım" yazıyordu, bu herhalde bizim PTT'nin önü gibi bir yer, millet buluşmak isteyince bilinen bir yere diğerini çağırıyor. Herhalde amaçları Starbucks'ta oturup kahve içmek değildi. "Ama gel takılalım konuşalım" diyorlar. Bazen böyle çağrılar hoş görünebilir, daha önceden bize düşman olan kişiler değişip bizimle yakın bir arkadaşlığa geçmek isteyebilirler. Fakat biz her zaman bu davetlerin ardında ne olduğuna dikkat etmeliyiz. Nehemya'da bu insanların niyetlerinin iyi olmadıklarını biliyordu, ne de olsa daha önce bir çok tuzak kurmuşlardı ona, hatta öldürmeye kalkmışlardı. Nehemya'da dolayısıyla, "yok ben almayayım, siz kendiniz takılın" diyor. "Benim çok önemli bir işim var burada, bu işi bırakıp gelemem" diye de ekliyor. Neydi bu iş; Yeruşalim'in duvarlarını yeniden inşa etmek ve neredeyse bitirmek üzereydi. Tabii Nehemya'nın "gelemem" deyişi biraz kaba görünebilir fakat liderler bazen durumu inceleyip doğru bir karar vermek için bazı durumlarda "hayır, gelemem, yapamam" diyebiliyor. Hatta bazen bu kilise içinde de olabilir. Yani bazen insanlar takılmak istiyor, görüşmek istiyor. Bunun için önceliklerimizi bilmeliyiz, ben inanıyorum ki, aileler kişilerin hizmetinden önce gelir, yani ben hizmetime zaman ayırıp aileme zaman ayıramıyorsan bir problem var demektir. Onun için biz bireyler olarak önceliklerimize dikkat etmeliyiz.
Buluşabilir miyiz; diyor düşmanlar hayır diyor Nehemya. Buluşabilir miyiz? Hayır. Buluşabilir miyiz? Hayır. Buluşabilir miyiz? Hayır. Hayır. Oooo yeter ama, gelmiyorum canım, zorlamayın. Bazen insanlar bizi sıkıştırabilir, arzularını gerçekleştirmek için. Çocuklar bunu yaparlar özellikle. Arka arkaya soru sorarlar, artık yıldırana kadar. Düşman olan bu insanların amacı, Nehemya'yı yaptığı işten vazgeçirip yoldan şaşırtmak ve tabii ki öldürmek. Böylece Nehemya defalarca "hayır" yanıtını gönderiyor habercileri aracılığıyla. Düşünsenize böyle bir durumda haberci olduğunuzu... Sanırım pek eğlenceli ve güvenli bir iş değildi.
Tuzak 2: Korkutma Çalışmaları
Dört kez mektup gönderdikten sonra tahmin edin ne yapıyorlar? Beşinci kez bir mektup gönderiyorlar. Şöyle diyor mektupta; "Biz bir duyum aldık, bir çok kişide bunu onaylıyor, sen Pers Krallığını reddedip kendi Krallığını ilan edecekmişsin, hatta Geşem kardeşte bunu doğruluyor, bak bu durum iyice çığrından çıkmadan gel görüşelim, halledelim bu problemi". Şıracının şahidi bozacı, Sanbalat diyor ki "senin hakkında söylendiler var, bunu Geşem'de doğruluyor". Zaten Geşem Sanbalat'ın kankası değil mi? Beraber hareket etmiyorlar mı? Fakat insanların gözünde Nehemya'yı isyancı bir lider gibi kötü bir konuma düşürmek için güya başkalarıda bu söylentileri doğruluyormuş gibi konuşuyorlar, peki nasıl anlıyoruz bunu? Gönderdiği bu mektubun açık mektup olduğunu görüyoruz, o zamanlarda mektuplar genellikle mühürlü bir biçimde kapalı olarak yollanırdı. Yani böylece gizliliği korunurdu, fakat açık gönderilen mektubun özelliği herkesin okuma hakkı olmasıydı. Yani açık bir mektup gönderildiğinde herkezin eline geçebiliyordu. Hatta gazetelerde görebilirsiniz bazen "açık mektup" adı altında bir köşe yazarının bir politikacıya yada futbolcuya yazmış olduğu yazılar vardır. Bu sayede mesaj alıcıya gider fakat herkes okur. Sanbalat ve kankalarının yapmaya çalıştığıda bu, herkes okusun istiyorlar bu mektubu, böylece Nehemya kötü duruma düşecek.
Bugün böyle birşey olduğunu düşünün, bir senaryo yapalım, birisi bir yazı yazıyor internette ve diyor ki "Antalya Protestan Kilisesi'nin Pastörü Kerem Koç hırsızlık yapıyor", hatta başkalarıda bu olayı destekliyorlar ve "evet bizde biliyoruz, Kerem hırsızdır" diyorlar. Zaten halihazırda Hristiyan liderlerin bir çok düşmanı olduğundan, hemen yazılmaya başlanıyor. İnternette bloglar yapılıyor, google gruplarındaki işsiz güçsüz herkez bu konuya odaklanıyor, gazeteler "rezil papaz, utanmaz insan, işte Hristiyanlar böyledir" diye duyuruyor, önemli bir tartışma programında "din adamlarının ahlaksızlığı" konusu ele alınıyor, Seda Sayan durumu ahlaki açıdan uygun bulmadığını açıklıyor, yüzüm o kadar tanınıyor ki sokaktaki çocuklar bile "hırsız Papaz, hırsız Papaz" diye çevremde koşuşturuyorlar. Şu senaryoya bir bakar mısınız? Bir liderin nasıl bir duruma düşebileceğinin farkında mısınız? Bunlar sadece bir söylenti de olsa, eğer biz bu söylentilere kilise olarak kapılırsak bu durum ailemi, kilisemizi, çevremdekileri ne kadar etkiler farkında mısınız? Hemde hiç bir şey yapmamış olmama rağmen. Hatta incilin içerisinde verilen 100 dolar palavrası bile bügün hala bilinçsiz insanlar tarafından gerçek sanılıyor. Nasıl bir insan bu kadar saçma birşeye inanabilir. Fakat insanlar inanıyorlar. Bu anlamda, bu kadar kolay aldanan ve sahte şeylere inanan bir insan grubunun da olduğu toplumumuzda her birimizin ahlaklı ve temiz bir hayat yaşaması lazım. Bunun için yeri gelmişken not düşelim, Kilisemizin ondalık kutusu tek bir kişi tarafından açılmaz, ama en az iki önderin önünde açılır ve bu iki kişinin imzasıyla bir deftere not düşülür. Böylece biz Tanrı ve onun halkı karşısında temiz kalabiliriz.
Peki ne diyor Nehemya "sen Kral olacakmışsın" diyen suçlamaları duyunca "Hadi canım siz kendini uyduruyorsunuz bunları" diyor. Belli ki insanların kafasını karıştırmaya çalışan bir grup insan, ancak Nehemya bunların oyun olduğunu biliyor ve bu insanların çağrılarına gitmiyor. Bu insanlar ne düşünüyorlardı, muhtemelen böyle devam edersek Nehemya işe devam etmez diyorlar. Hatta İbranicede "elleri yorulur" tabirini görüyoruz, yani Nehemya'nın bu sıkıntılardan elleri titreyecek yorulacak ve bırakacak, fakak Nehemya Şeytan'ın bu oyunlarına gelmiyor ve ellerimi güçlendir Rab diye dua ediyor.
Tuzak 3: Aldatma Çalışmaları
Nehemya bir gün Şemaya adında bir adamın evine gidiyor, bu adam muhtemelen çevrede tanınmış dürüst olan bir kişi olmalı ki, Nehemya onunla görüşüyor. Hatta bir çok ilahiyatçı bu adamın Kahin olduğunu düşünüyor. Bu adam Nehemya'ya "Seni öldürmeye gelecekler, gel Tapınağa gidelim ve oraya saklanalım, böylece seni bulamazlar" diyor. Gayet iyimser bir öneri gibi geliyor, sanki Nehemya'yı korumak istercesine sözlere benziyor. Çevremizde de böyle insanlar var öyle değil mi? Babacan, yaşlı başlı ve bize sözleriyle yol gösteren kişiler, hikmetli kişiler ve biz genelde onların sözlerini dinleriz ve hikmetli bulduklarımızıda uygularız. Bu adamda gayet iyi görünüyor. Hatta Peygamberlik yaparcasına gerçek şeyleri bildirdiğini söylüyor. Fakat Nehemya delikanlı bir kardeşimiz olduğu için "ben kaçacak adam değilim" diyor. Benim gibi bir adam canını kurtarmak için Tanrı'nın Tapınağına sığınmaz, korkak değilim ben diyor. Ayrıca bu yolla Nehemya'nın Tapınağa girip günah işleyeceğini düşünüyorlar. Tapınağa Kahinlerden başkası girmezdi ve onun için Nehemya böyle bir hataya düşmek istemiyor. Onu aldatıp daha sonrada suçlayabilecekleri bir pozisyona düşürmeye çalışıyorlar. Ellerine bir fırsat çıktığı an onu kötülemeye başlayacaklar. Zaten Şeytan devamlı bunları yapar hayatımızda, ne zaman fırsat bulsa bizi kötüler, Mesih İnanlıları sadık bir hayat yaşamaya çalıştıkları sürece şeytan onları suçlayacak, kötüleyecek.
Sonuç:
Şeytan İsa'ya da benzer şeyler yapmaya çalıştı. Ona dünyanın bütün güzelliklerini sunacağını söyledi, eğer İsa arzu ederse, sahte bir öğretmen olmakla suçlandı, İsa'ya da karşı geldiler, onunda odaklandığı hedeften döndürmeye çalıştılar, suçsuz olanı devamlı suçladılar. Ama o yapması gereken görevi biliyordu ve kendini bir günah kuzusu olarak sundu. Kutsal olan bile suçlu olduğu öne sürülerek çarmıhta öldürülüyorsa, bizler nasıl olurda sıkıntısız bir hayat bekleyebiliriz.
Şeytan hayatımızın her noktasında bizleri kandırmaya çalışacak, aldatmaya çalışacak, suçlayacak, kötüleyecek, her fırsatta yüklenecek. İsa'nın ardından gidiyorsak, zorluklar, sıkıntılar, düşmanlar sıkıştıracaklar. Fakat biz ümidimizin nerede olduğunu unutmadan, gözümüzü gelecek olan Mesih'e dikip, onda Kutsal bir yaşam sürmeliyiz.
Nasıl yapacağız bunu; Nehemya'nın verdiği örneğe bakalım, günah işlememek için Tapınağa girmedi, Rabbin işini yapmak için diğer işlere yoğunlaşmadı, ona yapılan boş suçlamalara karşı kötülükle yanıt vermedi ve Tanrı'nın onu güçlendirmesi için devamlı dua etti.. Biz de Mesih'te yaşayan, Tanrı'ya inanan, Rabbimizin bizi kayırdığını düşünen insanlar olarak, Tanrı'nın işine odaklanıp, bize karşı gelenlere karşı durarak, Kutsal Ruh'un yardımıyla günahsız, pak bir yaşam sürmeliyiz ve Rabbe devamlı dualarımızla yaklaşmalıyız. Bunlar Şeytana karşı kullanacağımız en güçlü silahlardır.